2010’un Şubat ayında, güneşli ama kutup soğuğu bir günde tanıştım ben bu şehirle! Öyle soğuktu ki, binaların gölgesinde kalmış insanlara, güneş ancak Central Park’ta vuruyordu. Her bir blok arasından geçtiğinizde boğaz ayazı sadece bir tek açık kalmış aralığınızdan, gözlerinizden sizi vurup, kirpiklerinizi dondurabilirdi! Ama tüm bunlara rağmen büyüsünden hiç bir şey kaybetmemişti o ışıklı şehir… Her köşesi ayrı bir keşif noktası… Sanki yıllarca okusan bitmeyecek bir kitap gibi…
Browsing Category