EASTPAK #SheWears Tour

Bundan bir kaç ay önce sevgili Elif’ten (çizenbayan) gizemli bir e-posta aldım. Eastpak’in Uluslararası Dünya Kadınlar Günü’ne özel dünya genelinde şeçilmiş 75 kadın girişimcinin hikayesinin anlatıldığı #SheWears Tour’un İstanbul ayağına davet ediliyordum. Çok heyecanlandım ve hemen kabul ettim! 

Amsterdam, Antwerp, Aarhus, Paris, Berlin, Milano, Madrid, Londra, Guangzhou ve Varşova’dan sonra İstanbul ayağında bir Şubat sabahı birbirinden kıymetli kadınlarla buluştuk. Aramızda bloggerlar, marka danışmanları ve benim gibi hem kurumsal hayata devam eden hem de tutkuyla blog yazan, güzel “influencer” kadınlar vardı. Bazılarını zaten takip ediyordum bazıları ile ilk defa tanışma fırsatım oldu ve hayatıma yeni güzel enerjili kadınlar girmiş oldu 🙂

Hep beraber Elif’in belirlediği rotada, ilham veren kadın girişimcilerin hikayelerini dinlemek üzere erkenden yola koyulduk. İlk durağımız, benim de ilk defa deneme fırsatı bulduğum Cihangir’de yer alan Jüs oldu.

Jüs’de ilk etapta Eastpak’in bize hediye ettiği şahane sırçantalarımızı taktık, ardından Jüs’ün sahibesi Aylin Erman’ın anlatımıyla bir juice tarifi dinledik. Aylin, yıllar önce Harvard Üniversitesi’nde okurken beslenmesinden ne fiziksel ne de duygusal açıdan hiçbir yarar sağlayamadığını fark etmiş ve aynı dönemde NY Times’ın çok satan yazarı Natalia Rose’u keşfetmiş. Onun kitaplarıyla bu alana ilk adımı atmış. Harvard’dan mezun olduktan sonra konu hakkında daha fazla şey öğrenebilmek için New York’un çiğ, vegan ve organik soğuk preslenmiş sebze/meyve suyu zinciri olan Organic Avenue için çalışmış. Bir yandan klinik beslenme uzmanlığı sertifikası almış. Yani ben Harvard’dan mezun oldum, tamam işim bitti şimdi güzel bir döpyesle en havalı firmalardan birinde mesai saati belli olmadan çalışıp, karnımı gün içerisinde pizza, sandviç, hamburger gibi çabuk tüketebileceğim şeylerle doyururum ne olacak dememiş! İmrendim, gıpta ettim! 🙂

Sonra tüm bildiklerini cebine koyup Türkiye’ye geri dönmüş ve Jüs’ü kurmuş. Jüs’te de, tamamen doğal ürünler kullanmaya çok dikkat ediyor. Aynı zamanda diğer juice’lara oranla yaptıkları tariflerin tatları oldukça güzel. En yeşilinin bile içerisinde yer alan bir muz ya da zencefil inanılmaz güzel tat veriyor. Aylin’in bizler için yaptığı yeşil juice tarifinden püf noktaları aşağıdaki kısa videodan, aynı zamanda Aylin’in kendi tariflerini ise  kendi kişisel blogundan izleyebilirsiniz 🙂

İkinci durağımız ise Çukurcuma’daki Müz idi. Ne zamandır gitmek istediğim bir yerdi kendisi. Hep beraber Cihangir’den yürüyerek Çukurcuma’ya indik. Hepimizin çantaları rengarenk çok güzel gözüküyordu 🙂

Müz’e doğru ilerlerken yol üzerinde günün anlam ve önemine uygun bir duvar yazısı ile karşılaşınca dayanamayıp önünde boy boy fotoğraf çekildik ! 🙂

Müz’e vardığınız anda içinizi huzur kaplıyor. Hani benim şu Tebdil-i Mekanlar yazı dizim var ya, tam o konsepte uygun bir mekan! İçerisi hem bir kafe, hem de aynı zamanda çeşitli tasarımcıların ürünlerinin sergilendiği ve satıldığı bir dükkan. Bir yandan da succulentler var tabi 🙂

Bizi burada The North Fox markasının yaratıcısı Yağmur Çoban ve Yuka‘nın yaratıcısı Güliz Mustafaoğlu karşıladı.  Yağmur, aslında bir üniversite öğrencisi ve Çevre Mühendisliği bölümünde okuyor. Kendi ihtiyaçları doğrultusunda kendisi için yaptığı çeşitli kılıflar başkaları tarafından beğenilmeye başlanınca bir işe dönüşmüş. Güliz’in de benzer bir hikayesi var aslında. Kendisi için takı tasarlayarak başlamış bu işe. Biri deri diğeri ise yarı pirinç yarı değerli taşlarla uğraşıyorlar. Bu anlamda özellikle Türkiye’de üretim yapan kadınların sektörde ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını anlattılar. Her birinin hikayesini dinlemek ayrı keyifliydi.

Müz’deki söyleşimizi bitirdikten sonra sırada Galatasaray’da yer alan The Gate Tattoo‘da Rose ile tanışmaya ve onun hikayesini dinlemeye gittik.

Rose, uzun yıllar boyunca Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde dövme sanatını icra etmiş, bu nedenle yurt dışında oldukça popüler. Aslında kimya mezunu. Ama işinin bir parçası da kimya ile alakalı olduğu için kimya okumuş olmanın avantajlarını kullanıyor. Özellikle hijyen konusunda çok hassas. 🙂 Bize yüksek enerjisiyle bu işe nasıl başladığını, nelerden ilham aldığını anlattı. İşinden tutkuyla bahsederken bir ara ” Sonuçta sen o anı kaydediyorsun, onu ölümsüzleştiriyorsun…” dedi. Bu lafı çok hoşuma gitti. Her dövme sanatçısı gibi onun da kendine yaptığı bir dövmesi var 🙂 Rose,önümüzdeki günlerde bir stüdyoda çalışmak üzere Londra’ya taşınıyor ne yazık ki… Olur da yolunuz düşerse Rose’u bulun ve teninizde bir anın ölümsüzleşmesini isteyin !

Bir sonraki durağımız Karaköy’ün yeni kokteyl barı Finn‘di. Burada hem bir şeyler atıştırıp hem de kurucu ortaklarından biri olan Deniz Sabah’ın hikayesini dinledik. Deniz, üniversite yıllarından itibaren restoranlarda çalışmaya başlamış. Bu işi aşkla yaptığını gören yöneticileri onu hep bir sonraki basamağa hazırlamışlar. Bir süre sonra tamamen kendi işine sahip olmak istediğine karar verip, araştırmalara başlamış. Yakın arkadaşı ve o dönemde uzun yol kaptanı olan Berk Akardaş ile ortak olup Finn Karaköy’ü açmışlar. Tabi bu hikaye o kadar kolay olmamış. Özellikle kamu kurumlarında kadın olarak yaşadığı sıkıntılar, alkollü bir mekan işletmenin verdiği sıkıntılar ama her şeye, işine duyduğu tutku sayesinde göğüs germek gibi bir sürü ilham verici hikaye dinledik.

Deniz bize kendi elleriyle harika kokteyllerinden de yaptı, yukarıda gördüğünüz kokteylin nasıl yapıldığını izlemek isterseniz aşağıdaki videoya tıklayabilirsiniz 🙂

Günün son durağı ise hepimizin heyecanla beklediği Sumahan’da yer alan Gamze Yalçın‘ın stüdyosu idi. Sumahan zaten konsept olarak hep hayranlık duyduğum bir mekan olmuştur. İçerisinde birbirinden yaratıcı bir sürü insanın stüdyosu var. Binanın iç tasarımından ve her bir stüdyonun ayrı güzel oluşundan bahsetmiyorum bile 🙂 Gamze’nin de içerisine adım attığınız anda sizi yakalayan ve muhteşem bir enerjisi olan küçük bir stüdyosu var. Mavinin bin bir tonu adlı bir çalışma yapılsaydı mutlaka Gamze tarafından yapılmış olurdu 🙂 Gamze Yalçın, aslında bir mural sanatçısı ve aynı zamanda bir iç mimar. Çoğumuz muhtemelen haberimiz olmadan defalarca onun eserlerini sokakta görüp fotoğraflamış ya da önünde bir takım cool pozlar vermeye çalışmışızdır. Özellikle Serdar-ı Ekrem taraflarında bir kaç sokakta ayrı ayrı güzel eserleri bulunuyor.

Günün en büyük sürprizi ise, Gamze’nin Serdar-ı Ekrem’de yapmış olduğu bir duvar resmini hep beraber tamamlıyor olacağımızdı. Gamze başladı, her birimiz o muhteşem renkli paletten bir tutam renk alarak duvardaki resme kendimizden izler bıraktık. Bu arada tabi Gamze’den Bozcaada’da bir duvar resmi yapma sözü aldım 🙂 Bu da burada dursun!

Elif’le iki küçük çocuk mutluluğunda duvarı boyarken… 🙂

Bu harika gün için emeği geçen herkese çok teşekkür ederim !

Aşağıda Eastpak’in hazırladığı ve bugünü özetleyen videoyu, bu linkte ise #SheWears Tour için açılan resmi internet sitesini bulabilirsiniz!

Sevgiler