14 Şubat günü tüm dünya kırmızı kalplerle boğulmuşken, instagramda paylaştığım yeşilin binbir tonu temalı fotoğraflar üzerine soru yağmuruna tutuldum, “Neredesin?” “Orası neresi?” 🙂 Buyurun efendim karşınızda Grandma’s Wonderland!
Size romantik bir sevgililer günü yazısı hayatım boyunca yazmadım. Sanırım yazmayacağım da 🙂 Hiç bir zaman inanmadım o olaya… Aşık olmanın, sevgili olmanın günü mü olurmuş canım ! İşte bu yılda aynen bu kafadayken, tesadüfen tanıştığımız ve ilk andan itibaren çok sevdiğimiz Özgün ve Onur’un davetiyle, Silivri tarafındaki butik otellerinde yapacakları açılış partisine gittik.
İstanbul’a bu kadar yakın böyle güzel bir mekan olduğunu tahmin etmezdim. Toplamda tam olarak 1 saat kadar bir sürede vardık diyebilirim. Üstelik yeri de çok kolay. TEM üzerinden giderken Silivri çıkışından çıkıp, ardından 3-4 km sonra ilk sağa giriyorsunuz ve karşınıza çıkıyor. Zaten tabelasını göreceksiniz.
Peki nereden çıkmış bu Grandma’s Wonderland? Hikaye bundan 20 yıl öncesine dayanıyor. Kendi deyimleriyle şehirli bir ailenin toprağa dönme hayaliyle başlamış bu serüven. Vakti zamanında önce fidanlar dikilmiş, ağaçlar boy göstermiş, ardından doğasını bozmadan bir yuva inşa etmişler. Yıllar yıllar sonra da haber merkezinden kaçıp toprağa dönmek isteyen Özgün de, bu yuvayı insanlarla paylaşmaya karar vermiş. O yüzden aile işletmesi sıcaklığını her köşede hissediyorsunuz. Sanki her ağacın her taşın anlatacak bir hikayesi var.
Yaklaşık 40 bin metrekarelik, inanılmaz büyük bir arazi içerisinde, üzüm bağları ve meyve ağaçları ortasına kurulmuş bir butik otel hayal edin. Toplamda 7 odası var ve her birinin özellikleri farklı. Her biri özenle ayrı ayrı konseptlerde dekore edilmiş. Kiminde şömine, kiminde hamam, kiminde jakuzi var. Sonra çıkıyorsunuz ortak kullanım alanlarına. Küçük bir gölet ve içerisinde yüzen ördekler hayal edin. Dışarıda çıtır çıtır yanan bir şömine… Hatta bir ağaç ev bile düşünülmüş. Koskocaman bir bar ve oturma alanı. Etrafta geyik kafaları 🙂 Bayıldık!
Bizim gidiş amacımız bir parti olduğu için de ev sahipleri her detayı düşünmüştü. Bahçenin diğer tarafında kalan eski ahırı şuanda içerisinde mutfak, şaraphane, taş fırın ve odun ocakları bulunan bir yapıya dönüştürüp adına da The Barn demişler. Burada da DJ performansı ve odun ateşinde pişen kuzu vardı. Duyduğumuz kadarıyla ara ara böyle kapalı davetler verecekler. Ama ben şahsen Küçük Martha olarak mekana girer girmez hemen kafamda burada ne harika işler yaparız diye düşünmeye başladım 🙂 Merak etmeyin kesinlikle sizi de götüreceğim buraya! Bir yandan da harika bir özel gün kutlama alanına sahip olduğunu söyleyebilirim. Düğün, nişan, doğum günü gibi özel günleri kutlamak ve bir parti organize etmek için müthiş bir alanı var. Şirketler için bulunmaz hint kumaşı niteliğinde! Gerek offsite toplantıları gerekse kapalı takım toplantıları gibi etkinlikler hiç her türlü donanıma sahipler.
Bu uçsuz bucaksız bağların bahar aylarında ve özellikle Eylül ayında bağ bozumu zamanı kendine nasıl hayran bıraktıracağını tahmin etmek hiç de zor değil 🙂
Son zamanlarda şahit olduğum en deli en güzel gün batımı renklerini de burada gördük! Yaz akşamları gökyüzünün ne denli şov yapabileceğini düşünüyorum da… 🙂
Grandma’s Wonderland kapılarını 1 Nisan itibariyle konuklarına hem konaklama hem de hafta sonları brunch için açıyor olacak. Fiyat bilgisini telefon ile ya da e-mail yoluyla kendilerinden öğrenebilirsiniz. Şimdiden rezervasyonları almaya başladılar bile! Mutlaka gidin derim 🙂 Selamımızı da söyleyin 🙂
Sevgiler
5 Comments
Hande Ergin
25 Şubat 2016 at 20:25Keyifle okudum. Tebrikler… takipteyim ☺️
kucukmartha
25 Şubat 2016 at 21:40Çok teşekkürler beğenmeniz sevindim 🙂
fulyakucukaksoy
26 Şubat 2016 at 12:36Harikasınız her zamanki gibi. Burası evime çok yakın. Bilseydim buralarda olduğunuzu koşar gelirdim 🙁
Retta
25 Mayıs 2016 at 06:44Thniikng like that is really amazing
Adımadımgurme
3 Haziran 2016 at 13:07Bayıldık, bayıldık, en kısa sürede buraya gitmeyi kafamıza koyduk. Harika paylaşım!