YEMEK

Heybeliada Keşfi; Luz Cafe

Hikayesi:

 
Şimdi sizi biraz eskilere götüreceğim… Kimimizin çocukluk zamanına kimimizin ise gençlik yıllarına… Ananelerimizin buldukları yağ,yoğurt ve salça kaplarına ektikleri çiçeklerle balkonlarında seracılık yaptıkları zamana… Bakkallarda renkli renkli topların, “çiklet” ve “çukulata”  satıldığı zamanlara… Şimdilerde özlediğimiz bir çok şeyin var olduğu zamanlara… 

 
Kimseye bahsetmesem de ananemi gece rüyalarıma sıklıkla girecek kadar özlediğim şu günlerde, daha önce hiç gitmediğim Heybeliada’ya yine B. sayesinde gitmiş oldum. B. nin lise arkdaşı T. ve onun tatlı kız arkadaşı K. ile 23 Nisan tatilinde atladık vapura ve adaya gittik. T. zaten adalı sayılıyor, çocukluğu orada geçmiş yazlıkları olduğu için. Biz de gerçek adalı biriyle gittiğimiz için çok şaslıydık aslında. Sokaklarda kaybolurken rastladığım bu tatlı kafe hemen ilgimi çekti. İçeri attım kendimi, elimde fotoğraf makinam…İçeride oturan genç bayanlardan izin alıp sizler için bu fotoğrafları çektim. Oturup bir şeyler yeme içemeye vaktimiz olmadı. Ama konsept zaten beni benden almıştı.

 
Bir dönemin klasiği, beyaz ferfoje sandalye – masa takımları…

 
Mekan tamamen eskilerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş.Herşey hatıra kokuyor…

 
Peki ya sizin evinizde televizyonun üzerine dantel asılır mıydı? 🙂

 
Bu da mekanın mutfak kısmı… Gördüğünüz gibi telefon dahil her türlü obje bize kendimizden birşeyler hatırlatıyor…

Mekanda aynı zamanda el yapımı bazı ürünler de satılıyor… Sabun ve defter gibi… Fotoğraftakiler defterler, hemen hemen her esnaf için bir adet mevcut 🙂 Bayıldım!
 
 
Olur da Luz Cafe’ye uğrama şansınız olursa,  benim yerime de mutlaka bir keyif kahvesi için…
 
 
 
 
Sevgiler
Özüm

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply