YEMEK

Karadağ’ın İncisi; Stari Mlini

 
 
 
Hikayesi:
 
 
 
 


Dubrovnik’ten başlayan maceramıza Karadağ ile devam ediyoruz… Dubrovnik’ten kiraladığımız minik araba ile kıyıyı dolaşarak once Kotor sonra Budva yapıp, gece de Budva’da konalamayı planlamıştık. Beylerin ehliyetleri kapılı olduğu için biz bayan şoförler olarak görevi devraldık 🙂 Pek de iyi oldu… Çok keyifliydi… Yol boyunca Karadağ’ın midyesinin ne kadar meşhur olduğundan ve mutlaka bir yerde durup midye yememiz gerektiğinden konuştuk. Sonunda tesadüfen girdiğimiz bu restoranda, hedefi 12’den vurduğumuzu anladık! Meğer Stari Mlini, çok ünlü bir restoranmış ve rezervasyonsuz yer bulmak oldukça güçmüş. Ama şansımıza sorun çıkmadı ve bu güzel restoranın keyfini çıkarabildik. 
 

 
Restoranın arkaya doğru uzayan çok güzel bir bahçesi var. Bahçenin içerisinde ise minik minik havuzlar ve bu havuzlarda yüzen balıklar ve ördekler mevcut…
Çok huzurlu bir ortamı var.

 

 

Siparişimizi almaya gelen garsona hemen bir soğuk bira istediğimizi söyledik. Ben tabi ki Ozujsko var mı dedim, garson ise Ozujsko yok Niksicko var dedi 🙂 Hırvatların Ozujskosu varsa Karadağlıların da Niksickosu var 🙂


 
Yemekten once ekmek üzerine sürmek için getirilen bu soslar efsaneydi! Küçük tabaktaki şakşukamsı bir şey!

Siparişlerimizi alırken garson bizim Türk olduğumuzu öğrendi ve bize başkasını yönlendireceğini söyledi. Biraz sonra bize “Hoşgeldiniz” diyen bir garson çıkageldi. Bu arkadaş çok uzun sure Türkiye’ye gelmiş gitmiş, hatta bir sure burada yaşamış. Çok yakın Türk arakadaşları varmış.Onlardan öğrenmiş, epey de öğrenmiş. Bize çok yardımcı oldu, mönüyü boşverin ben size ortaya söylüyorum dedi ve gitti. İyi ki de onu dinlemişiz… Bize harika şeyler getirdi.

Hayatımızda yediğimiz en lokum ahtapotu burada yedik! Bıçakla kestiğinizde resmen dağılıyor, ağzınıza attığınızda ise eriyor resmen…

Karidesi bir de böyle soslu deneyin bakalım dedi bize garson… Sarımsaklı soslu efsane karidesler… Suyuna ekmek bana bana yedik ayıptır söylemesi 🙂
 
 
Peki ya panelenmiş karidese ne demeli? Çıtır çıtır…

 
Veee işte geldik o meşhur Midyelere… Yediğimiz herşey çok güzeldi ama gerçekten midyelerde ayrı güzeldi… Bunun da sosuna resmen ekmek banıp yedik!
 


 
Masamızın hemen arkasında bu su değirmeni duruyordu. Biz yemek yerken şıkır şıkır sular akıyor, bir yandan da ağaçların arasından kuşlar cıvıldıyordu. Yedik içtik hamdolsun hadi bir hamak serin de uyuyalım diyesi geliyor insanın… Daha yolumuz vardı ve uyumamalıydık 🙂 Garsonla sohbete devam ettik biz de. Öğrendiğimiz kadarıyla Temmuz ayında Ezel ekibinin baş rol oyuncalrı buradaymış. İnsanlar sırf burada yemek yiyebilmek için bu kıyıyı dolaşıyorlar anladığım kadarıyla. Çünkü eğer feribotla karşıya geçip yolunuzu kısaltırsanız bu restoranı da atlamış oluyorsunuz. Şans işte… 🙂
 
Bence gitmeye ve yemeye değer!
 
 
 
Sevgiler
 
Özüşko
 




 

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply