GEZİ NOTLARI

Kaş-Kalkan Gurme Rehberi

Hikayesi:

Fark ettiniz mi bilmem ama her tarifimin hikayesinde bir parça hasret vardı aslında… Annem “özlemek güzeldir” demişti hatta bir keresinde… İşte içimdeki Martha’yı da bir gece yarısı mutfağa sürükleyen o “Araf” taki beklediğim sonunda döndü!
B. ile kolay bir hikayemiz yok bizim… Biz, hep yan yana olup kavuşamayıp, uzaklaşınca kavuşabilenlerdeniz… Çok bekledik, çok sabrettik, çok dayandık… Kimi zaman yorulduk, ama o zaman diğeri öbürüne mutlaka güç verdi… Şimdi hasat zamanı… Şimdi kavuşma ve “bizi” yaşayabilme zamanı… Durum böyleyken, hadi kaçalım uzaklaşalım her şeyden dedik… Kalkan fikrini B. attı ortaya… Benim hiç bir fikrim yoktu, oturdum araştırdım. Şansıma şahane bir otel buldum. B. henüz dönmeden her şeyi ayarladım. B. döndükten bir kaç gün sonra da valizimizi alıp mavilere uçtuk…

Kalkan tatili boyunca B. ile aynı zamanda ufak çapta bir gurme turu da yapmış olduk 🙂 Keşfettiğimiz harika lezzetleri de sizinle paylaşmak istedim…
Hadi bakalım, gözünüze afiyet !
Özü
Not: B. gelmeden bir kaç gün önce izlediğim Cafe De Flore filminin müziği Kalkan tatili boyunca da bizimleydi… Umarım siz de beğenirsiniz…
1-Fidanka Houses:

Şans eseri bulduğum, resimlerinden aşık olup, B. dönene kadar hayalini kurduğum benim tatlı Fidanka Otelim! Huzurun ta kendisi!
İlk sabah kahvaltımızda bize sunulan bu örgü ekmeğe bayılmıştık!
Fidanka’ya sadece restoran kısmı için de gelebilirsiniz, biz orada kalırken dışarıdan gelen de epey insan vardı… İlk gün tüm öğünlerimizi Fidanka’nın mutfağından yedik ve oldukça iyiydi. Tavsiye ederiz!
2- Aubergine Restaurant: 
Aubergine, Fransızca’da Patlıcan anlamına geliyormuş. Yıllardır aynı yerde var olan bu restoranın sahibi oldukça eğitimli ve bu işe gönül vermiş bir Gurme! Restoranın demirbaşı tabi ki Patlıcan!Biz de Patlıcanı bol tüm mezeleri denemek istedik 🙂 Sunum ve ortam şahane! Bu kadar küçük ve bakir bir yerden böyle bir mekan çıkacağını hiç tahmin etmiyorduk! Tavsiye üzerine geldiğimiz bu restorana resmen bayıldık!
B. yukarıda gördüğünüz Kalamar Dolması’ndan yedi… Bense ördek yedim 🙂 Yaptığım tek hata ördek etinin yumuşaklığının kıymetini unutup iyi pişmesini istememdi… Ama onun dışında B. de ben de ördeğe bayıldık… Kalamar dolması da oldukça ilginç ve güzeldi… Sonrasında da tiramisu istedik ve o da oldukça başarılıydı.
Kesinlikle gidilmeli, denenmeli!
3- Bi Lokma / Annenin Yeri:
B.’nin kuzeninin tavsiyesi üzerine bir öğle yemeği için uğradığımız Bi Lokma’dan anne eli değmiş yemekler yemenin verdiği mutlulukla ayrıldık. Böreği ve mantısının oldukça meşhur olduğunu duyduk, bu nedenle biz de denemeden dönmeyelim dedik.
Mantı da börek de şahaneydi… Yanında ikram edilen ev yapımı limonata da bizi yine şaşırtmadı… Kaş-Kalkan bölgesinin limonu meşhurmuş… Her yerde limon ağaçları var zaten ve kesinlikle ayrı bir lezzete sahip. Limonlu ne yediysek muhteşem çıktı! 🙂

www.bilokma.com.tr

4- Bahçe Balık:

B. ahtapotu pek sever… Pek de özlemişti… O gün sabahtan beri ahtapot yeme hayali kuruyordu… Akşam da Üzüm Kızı Meyhanesi’ne gidecektik, plan belliydi… Bahçe Balık’ın ise methini çok duymuştuk ama “Üzüm” ün yeri ayrı olduğu için Üzüm Kızı’nı tercih ettik 🙂
Bahçe Balık ve Üzüm Kızı yan yana iki restoran, aralarında sadece bir duvar var. Üzüm Kızı’nda oturduğumuzda ellerinde ahtapot olmadığını duyan B. çok üzüldü… Daha önce mönüsüne baktığımız için Bahçe Balık’ta ahtapot olduğunu biliyordum. Hemen gittim yan taraftan rica ettim, bize güzel bir tabak ahtapot ızgara hazırladılar… 10 dk sonra gittim aldım ve B.’nin karşısına koydum… Şaşırdı ve sevindi 🙂 Tadı da epey güzeldi… Özlemişiz cidden…
Bahçe Balık’ın ortamı da dışarıdan çok şirin gözüküyordu.
Tavsiye ederiz…

5- Üzüm Kızı Meyhanesi :

Bu restoranın adını duyduğum an vurulmuştum, internet sitesine girip rakı ile ilgili yazmış oldukları yazıyı okuduğumda da “tamamdır, burası” demiştim!
Küçücük salaş bir yer burası… Tahta masa ve sandalyeler, duvarda rakıyla, içmekle ilgili güzel yazılar var… Tavanlarda da kabak lambalar yanıyor rengarenk… Hava karardığında loş bir ortamda, arkada Müzeyyen Senar eşliğinde rakınızı içiyorsunuz…

Mezeleri gidip içeriden siz seçiyorsunuz… Küçük bir mutfağı var zaten… Çok fazla çeşit yok ama hepsi birbirinden lezzetli…

Tavsiye üzerine bir de Ermeni mezesi olan Topik’i denedik. Mezeden çok tatlı gibi olduğu için ben çok beğenmedim.

Üzüm Kızı’nda bize en çok tavsiye edilen ve bence de muhteşem olan balık kokoreçi mutlaka denemelisiniz… Hem sunumu çok havalı hem de tadı gerçekten muhteşem…
B. ile rakımız eşliğinde baş başa dertleştik… Çok keyifli bir akşamdı…
Mutlaka tavsiye ederiz!
6- Villa Mahal Restoran:

Villa Mahal… Öyle özel bir yer ki burası… Biz bu otelde kalmadık ama çok güzel bir gün geçirdik burada… Villa Mahal’in hikayesini ayrıca bir yazıda anlatacağım için şimdilik kısa kesip gurme rehberini tamamlıyorum…

Romantik bir akşam yemeği için seçtiğimiz Villa Mahal Restoran, sade ve özenle seçilmiş mönüsü ile dikkat çarpıyor.

Uzun zamandır Paella yemediğim için B.’ye paella yiyelim diye tutturdum. Sonucunda tam olarak “iki” kişilik masamızda bu iki kişilik deniz ürünleriyle süslenmiş Paella’yı yedik. Çok ama çok başarılıydı… Safranı tam dozundaydı…
Yemeğin ardından “Limonlu Tart” sipariş verdik. Koku, görüntü, tat  her şey muhteşemdi! Öyle bir tat kaldı ki ağzımızda, üzerine bir şey içip onu yok etmek istemedik! Resmen bayıldık! Bahçelerinden topladıkları limonlarla yapmışlar… Her şey organik ve taze…
Yemek sırasında yanımıza gelen otel işletmecisi Şebnem Hanım, o güler yüzü ve samimi tavrıyla bizi ertesi gün bruncha davet etti… Biz de daveti geri çevirmedik tabi ki…
Özenle hazırlanmış açık büfeden kahvaltımızı yaparken, bir yandan ortamın keyfini çıkarttık… 
Filtre kahve istediğimizde bize bu tatlı sütlüğü de getirdiler… Çok hoşuma gittiği için paylaşmak istedim 🙂

Villa Mahal, rüya gibi bir otel… Sadece yemek bölümünü buraya koyup otel ve hikayesini ayrı bir başlıkta sizlerle paylaşıyor olacağım…

Sevgiler
Özüm

You Might Also Like

3 Comments

  • Reply
    Endi'nin Mutfağı
    9 Haziran 2012 at 09:45

    Ama bu kadar guzel anlatilmaz ki oralara gittim geldim sayende
    Ahtapot ve raki aski ise bambaska be Ozum =]]
    Boyle keyifli kacamaklarin bol oldugu bir yasam diliyorum sana guzellik

  • Reply
    Özlenen Çam
    12 Şubat 2016 at 13:31

    Bayıldım bu yazıya ben tam bir Kaş tutkunu olarak ki tam da tatilimin geldiği şu sıralarda rastladım yazınıza ve gidip gelmiş kadar oldum sayenizde. O kadar yalın bir anlatımla anlatmışsınız ki tatmadığım lezzetleri de en kısa zamanda tatmak için bir kez daha gitmem gerekiyor galiba Kaş’a.( hiç şikayetçi de değilim ya bu durumdan)

    • Reply
      kucukmartha
      12 Şubat 2016 at 13:55

      Çok teşekkür ederim ! Ben de oraları aşırı özledim… Umarım bu sene gidip yeni bir rehber çıkartabilirim 🙂 Sevgiler

    Leave a Reply