GEZİ NOTLARI SEYAHAT

KASIM’DA KAPADOKYA BAŞKADIR !

Geçtiğimiz Ocak ayında keşif için geldiğimiz Kapadokya’ya bu sefer bir hafta sonu kaçamağı için, sadece keyif yapmak ve güzel vakit geçirmek amacıyla gittik. Her zaman son baharda bu toprakların renginin başka olduğu söylenirdi de inanmazdım… Gerçekten de öyleymiş!Cuma günü işten azıcık erken kaçıp havalimanına doğru yola çıktık. Hafta sonu kaçamaklarının en çok bu kısmını seviyorum sanırım. Ofisten elinde bavulunla çıkıyorsun ya… Arkana bile bakmıyorsun 🙂 Özgürleşme hissi geliyor birden! İşte tam olarak bunu seviyorum.

kucuk-martha-kapadokya-21

Yaklaşık 1 saatlik kısacık bir uçuşun ardından Kapadokya’ya vardık. Nedense coğrafya olarak hep bize çok uzak gelir Kapadokya, halbuki çoğu zaman köprüyü geçmekten daha kısa sürüyor varmak. Bu yazıda da özellikle bunu vurgulamak istiyorum ki, hafta sonu kaçamağı alternatifleri arasına 4 mevsimlik Kapadokya iyice işlensin! 🙂

Processed with VSCO with c3 preset

Processed with VSCO with c7 preset

Peki bir hafta sonu Kapadokya’da neler yapılır? Nasıl keyifli zaman geçirilir? Öncelikle konakladığınız yer çok önemli. Bazı oteller tek geceliktir, yatmadan yatmaya gidersin, bazı oteller ise ömürlüktür, içinde yaşamak istersin 🙂 Yalan değil, gerçek! Bali yazımızdan da belki hatırlarsınız, öyle güzel otellerde kalmıştık ki dışarı çıkmak istemeden sadece keyif yapmıştık. Bu sefer de Kapadokya’da böyle bir otelde kalma şansımız oldu işte, Millstone Cave Suits ! Kapadokya’nın Uçhisar bölgesinde bulunan bu otel, kuş bakışı olarak Güvercin Vadisi‘ne bakıyor. Konumu mükemmel! Öyle güzel bir manzarası var ki, sadece oturup seyretmek bile dinlendiriyor. Arkasında Uçhisar Kalesi, etrafında Peri Bacaları… Atmosfer yıkılsın! 🙂 Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel…

Processed with VSCO with c3 preset

Processed with VSCO with c7 preset

Otelin ortak kullanım alanlarının hem geniş hem de güzel olması bir artı, tamam. Ama asıl önemli olan kısım ise odaların rahatlığı ve vakit geçirilebilir olması. 2 gece boyunca kaldığımız 1013 numaralı Türk Hamamlı oda epeydir konakladığımız en güzel odalardan biriydi diyebilirim. Mağaranın içerisine döşenmiş odanın kendisine ait epeyce geniş bir Türk hamamı var. Ayrıca dışarıda kocaman bir terası ve kendisine ait şöminesi bulunuyor. Yani sadece bu alanda bile kalabilirsin 🙂

Processed with VSCO with c7 preset

kucuk-martha-kapadokya-8

Diğer yandan, otelin kendi içerisindeki ve atmosferinin adeta bir Game of Thrones sahnesini andırdığı Flamin Marvellous isimli mağara restoranının menüsü de oldukça başarılı. Rokfor soslu dana bonfile, Erciyes kebabı ve hamburgerini özellikle tavsiye ederim. Şaraplardan ise eğer ellerinde varsa, Midyat’tan getirdikleri Shiluh marka özel mahlepli şaraptan mutlaka denemelisiniz. Kokusu bile başınız döndürecek 🙂 Eğer bir akşam yemeğini de dışarıda yiyelim derseniz Seyyah Han güzel bir alternatif! Burada sanırım 3 tabak kereviz salatası yedim 🙂 Özellikle Chateu Biryan severlere bu restoran şiddetle tavsiye edilir!

kucuk-martha-kapadokya-11

kucuk-martha-kapadokya-9

Diğer yandan siz otelde keyif yaparken otelin sizin için organize ettiği keyifli atraksiyonlar olabiliyor. Mesela biz harika iki etkinliğe denk geldik. İlki İskoçya’nın en iyi viskisi Glenfiddich‘in tadımı, diğeri ise Kapadokya’nın yerel şarap üreticilerinden biri olan Turasan şarapları ile Japonya’da uzun yıllar yaşamış Osman Bey’in ellerinden sushi tadımı deneyimi oldu.

kucuk-martha-kapadokya-14

kucuk-martha-kapadokya-10

kucuk-martha-kapadokya-19

Glenfiddich şişe tasarımından logosuna kadar gönlümüzü çalmış bir marka olmasının yanında, viskiden çok anlamayan beni bile oldukça etkiledi. Biri 12, biri 15 ve biri 18 yıllık olmak üzere tattığımız 3 farklı viskinin her bir notasına Marka Elçisi Gürkan Gümüş‘ün tecrübeli anlatımıyla keyifle ulaştık. Tadımdan sonra bahçede yakılan ateşin etrafında, bu viskilerle kokteyl yapmayı da öğrendik. Yani hem eğlenceli hem de bilgilendirici bir aktivite oldu bizim için. Bir de ateş başında gün batımını izlemek de ayrı keyif verdi.

kucuk-martha-kapadokya-18

Ertesi gün öğlen yemeğinde sushi workshop’u gerçekleştirdik. Uzun yıllar Japonya’da yaşamış Osman Bey, sadece rica üzerine bizim için bu organizasyona eşlik etti. Önce kendi yaptı sonra her birimizin kendi ellerimizle sushi yapmasını sağladı. Bu sırada Turasan şarapları Emir, Blush ve Seneler serisinden Cabarnet,Merlot ve Şiraz karışımını deneyimledik. Emir gerçekten çok başarılı!

kucuk-martha-kapadokya-22

kucuk-martha-kapadokya-23

kucuk-martha-kapadokya-13

kucuk-martha-kapadokya-15jpg

Tüm bunlara ilave olarak biz bir sabah erkenden kalkıp Kızılçukur Vadisi‘nde güneşin doğuşunu izleyip balonların gökyüzünde yaptıkları renkli şova bu sefer de yerden tanıklık ettik. Gerçekten bu da farklı bir his veriyor size, daha önce balona binmiştik o nedenle bu sefer bunu da yaşamak istedik. İkisinin de tadı ayrı, mutlaka yapın! Ertesi sabah ise, otel odamızın terasından kahvemizi içerek izledik balonları. Hava o kadar güzeldi ki… Güneş son bahar renkleriyle Güvercin Vadisi’nde şov yaptı diyebilirim!

kucuk-martha-kapadokya-20

Hem dinlenmek hem de keyif almak için bu hafta sonu kaçamağını size kesinlikle tavsiye ederiz! Kim bilir belki ilerleyen günlerde birlikte bile gidebiliriz 🙂

Sevgiler

Not: Bu yazıda kullanılan fotoğraflar Sony Xperia XZ ile çekilmiştir.

You Might Also Like

2 Comments

  • Reply
    MELİH TÜRA
    11 Kasım 2016 at 21:09

    Balonlar muhteşem, birkaç yıl önce yerden izlemiştim bir bahar sabahı. Unutulmaz bir anı.

  • Reply
    Aydan Şengöz
    9 Şubat 2017 at 17:28

    Merhaba, bence de en güzel kasım ayı. Biz ekim sonunda gitmiştik harikaydı. Mahlep aromalı süryani şarabı içmiştim orada. Çok arayıp en sonunda http://www.suryanisarap.com sitesinden bulup mahlep aromalı süryani ev şarabı sipariş ettim. Orada gezmek, keşfetmek, sabah erken saatlerde kahvemizi içme keyfi bambaşka 🙂

  • Leave a Reply