GURME GEZİLER

Küçük Martha ile Barbaros Bağ Evi Gurme Gezisi !

Hikayesi:

Haziran ayının başlarıydı… Bir kaç hafta öncesinde sevgili La Bottega Birsin ailesinin unutulmaz “Çarşamba”larından birinde tanıştık T. ve B. ile. Sonrasında da tüm samimiyetleriyle bizi Tekirdağ’da bulunan Barbaros Bağ Evi’ne davet ettiler. Aradan kaç ay geçti… Ben bu mekana 2 adet Gurme Gezisi düzenledim, düşün ki ne kadar çok sevdim ! Sana anlatmakta geciktim biliyorum.

Ama daha geçen gün döndüğümüz gezinin de etkisiyle sıcak sıcak anlatmak istedim sana.

Öyle bir yer düşün ki, Türkiye’de değilmişsin gibi, ama bir yandan da evindeymişsin gibi… İyi şarap içebildiğin, iyi yemek yiyebildiğin, tamamen huzur ve keyif dolu bir yer… Verandasında oturup saatlerce karşındaki asmaları izlemek istediğin, bağ evinin yöneticisi Ö. Bey’den o narin asmalardaki üzümlerin hikayesini şiir dinler gibi dinlediğin ve akşam çöktüğünde, şömine karşısında şarabını yudumlarken kitabını okuyabileceğin bir yer… İstersen kendinle, istersen sevdiklerinle kalabileceğin bir yer…

Fransız danışman Xavier Vignon eşliğinde tamamen şato modeliyle şaraplarını üreten, butik bir işletme aslında burası.  Tekirdağ’ın Barbaros Kasabası ve Yazır Köyü arasında yer alıyor. Cabernet Sauvignon, Merlot, Syrah, Grenache ve Mourvedre üzümlerinin dikildiği ve Barbare Bağları adını verdikleri bağlarında  organik, biyodinamik ve sürdürülebilir bağcılık yapılıyor. Organik üzümden şarap elde etme konusunda ne kadar hassaslar tahmin edemezsiniz!
Normalde yöreye özgü bir mönüsü olan bağ evinde zaman zaman konuk şefler yer alıyor. B. Şef’i de bu şekilde yakalamış olduk. Haziran ayındaki ilk ziyaretimizde B. Şef bize öyle bir masa hazırladı ki… Onun yemeklerini yedikten sonra gerçekten damak tadı çıtam yükseldi 🙂 Dediğim gibi normalde B. Şef bağ evinin aşçısı değil, o güne özel bir davet verilmişti şansımıza ! Ama ben kafamda konsepti oluşturmuştum. Mekan harika, şaraplar süper, bir de B. Şefin yemeği olursa ben buraya harika bir gezi yaparım dedim! Oturduk B. ile çalıştık ve fikrimizi T. ve B.  Şef ile paylaştık. B. Şef, şu sıralarda kendi dükkanını açma hazırlıkları içerisinde, dolayısıyla bu süreçte bile bizim gezi fikrimizi kabul etmesi (üstelik 2 defa) çok önemliydi. Ne kadar teşekkür etsek az !
B. Şef’in bize vermiş olduğu ilk davetteki mönüsünden bir lezzet…  Elmadan zeytinyağlı dolma olmaz demeyin!
İlk gezimizi 12 Ekim Pazar günü 17 kişilik çok güzel bir grupla yaptık. İstanbul’dan çıkarken havamız yağmurluyken bağ evinde günlük güneşlik bir hava vardı… Misafirler çok mutluydu, tabi ki biz de ! İkinci gezimizi ise 2 Kasım Pazar günü gerçekleştirdik. Kısa süre zarfı içerisinde rezervasyonlar doldu ve 24 kişilik bir ekiple gezimizi gerçekleştirmiş olduk. İnanmazsın havamız yine harikaydı 🙂
İki gezimizde de sabahları yolda bize Cup Of Joy’un muhteşem kahveleri eşlik etti. Pazar sabahı keyif kahvesi olmadan olabilir miydi? 🙂
Mönümüzde neler yoktu ki, birinde karides çorbası diğerinde köz patlıcan çorbası; çeşit çeşit harika tartlar, ardından yumuşacık et ve mantarlı firik pilavı!
Çorbada tuzum olsun istedim ve salataları mutfağa girip ben yaptım.
Başlangıç olarak B. Şef’in yapmış olduğu foccacia ve tereyağlar misafirlerimizi muhteşem rose şarap eşliğinde karşıladı!
Ara sıcak olarak getirilen çeşit çeşit tartlar aklımızı başımızdan aldı her seferinde ! B. Şef’in deyimiyle gerçekten “Çok Seksiler” 🙂
Peki ya son gezimizdeki sürprizimize ne demeli?! B. ile bağ evi üzerine plan yaparken “Sunday Jazz” konseptini hayal ettik ve bunu yapmalıyız dedik. Ben sosyal medya aracılığıyla saksafon çalan birilerini tanıyan var mı diye duyurdum ve hikayemiz başladı 🙂 Bu duyurumu gören bir arkadaşım, etrafındaki yakınlarına haber vermiş böyle birini tanıyan var mı diye… Aynı gün o yakınlarından biri metroda S. ile karşılaşmış. Harika müziğine bir süre kulak verdikten sonra telefonunu istemiş… Hayat gerçekten sokakta… Müzik neden olmasın?! S. yi hemen aradık, o da biraz şaşırdı tabi ama sanıyorum insanların ses tonu bile ilk güven noktasını oluşturuyor… O da bizim samimiyetimize güvendi ki kabul etti ve o gün bizimle bağ evine gelip yemek boyunca misafirlerimize harika müziğiyle eşlik etti… Benim için özel olarak çaldığı La vie en Rose ile de altın vuruşu yaptı 🙂
 
İşte bunlar hep dostluk… Bir avuç insanız şurada ve çok şanslıyım ki hep doğru insanlarla bir arada oldum bugüne kadar… Tüm dostlara kadehimi kaldırıyorum o vakit, iyi ki varsınız !

Not: kucukmartha@outlook.com adresinden bana gurme geziler hakkındaki sorularınızı iletebilirsiniz !
         Gezimize katılan misafirlerimizden D.’nin blogunda paylaşmış olduğu yazıya da buradan ulaşabilirsiniz !

Sevgiler
Küçük Martha

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply