KUZEY YUNANİSTAN SEYAHATİ BÖLÜM 1 – BOZCAADA’DAN ALEXANDROUPOLI’YE

Bu yıl tatil planı yaparken hedefimde iki şey vardı; 1.si 2 haftalık aralıksız bir tatil yapmak, 2.si ise ilk evlilik yıl dönümümüzü de içerisine alan bir seyahat gerçekleştirmek. Hepsi Kurban Bayramı’nın bu sene yıl dönümümüzden 1 hafta sonraya denk gelmesiyle ip gibi çözüldü 🙂 Ardından oturdum rotayı büyük bir titizlikle çizmeye başladım. Her şeyin başında yıl dönümünde Bozcaada’da olmak istiyorduk. Dolayısıyla Bozcaada’dan başlayarak tüm Kuzey Yunanistan’ı kapsayan bir araba yolculuğuna çıkmak fazlasıyla mantıklı geldi. Sevgili Çiseren ve Murat‘ın da bize katılmasıyla ekip tamamlandı. Rotamız sırasıyla, Bozcaada(2) – Alexandroupoli (1) – Halkidiki (4) – Selanik (2) – Thassos (3) ve son olarak Kavala (1) şeklinde 2 haftalık bir programdan oluşuyordu.

BOZCAADA’DA İLK YIL DÖNÜMÜ

Son bir kaç seferdir olduğu gibi bu sefer de yine Harmani Tatil Çiftliği‘nde konakladık. Buradaki huzuru çok seviyorum. Gün batımında Çayır Plajı’nın üzerinde güneşi tupturuncu görmeyi, çimlere uzanıp şarap içmeyi, odamızın önündeki minik balkondan sarkan kayısı ağacından kayısı yemeyi…

Bazen Alf, Edi ve Roxy’i o kadar özlüyoruz ki sırf onları görmek için bile gidesim geliyor. 🙂 Daha önceki yazılarımda da buradan detaylı bir şekilde bahsetmiştim, göz atmak isterseniz buraya tıklayınız 🙂

Daha önceki yazılarımda olmayan iki mekanı da burada yazmak istedim. Bizim de ilk defa deneyimlediğimiz ve oldukça beğendiğimiz iki mekan… Biri Çanakkale’de orijinal yerinde de daha önce deneyimlediğimiz Yalova Restoran!

İlk akşam yemeğimizi burada yedik. Rum Mahallesi’nin ara sokaklarında kendine çok tatlı bir yer bulmuş. Ara sıcaklarının soğuk mezelerinden daha iddialı olduğunu düşündüğüm bu restoranda güzel balık da bulabilirsiniz.

Bozcaada’da ilk senesi olan Yalova Restoran adaya güzel uyum sağlamış gibi duruyor. Hem güzel dostluklar edinmiş, hem de ada atmosferine çok yakışmış. Biz de bir hoş geldiniz diyelim istedik!

Ertesi gün ise yani yıl dönümü akşam yemeğimizi Maya Bozcaada‘nın olağanüstü atmosferinde yedik. Her şey muazzamdı. Maya’da menü derdiniz yok. Siz oturup keyfinize bakıyorsunuz ve masanız bir anda önce şarküteri tabağı ve mezeyle sonra ara sıcak ve etle doluyor. Yanına da harika ev yapımı şarap! Peynirinden ekmeğine çoğu şeyi Selçuk Bey kendi Bozcaada’da üretiyor. Her şey olağanüstü lezzetli! Fonda çalan şarkılardan tutun, bağın ortasında batan güneşin kızıllığına kadar her şey çok romantik! Mutlaka bir akşam yemeğinizi artık Maya’da yemelisiniz benden söylemesi 🙂

İlk evlilik yıl dönümümüz kutlu olsun Sevgili !

Son olarak bugüne anı olarak yaptığımız kısacık Bozcaada videomuzu izlediniz mi?

Video Credit : Murat Koç

YUNANİSTAN’A ARABAYLA SEYAHAT İÇİN GEREKENLER

Ertesi sabah 07:15 feribotu ile azıcık uyku, mutluluk sarhoşluğu ve heyecanla yola koyulduk. Son kez evraklarımızı kontrol ettik! Her şey yolunda gözüküyordu 🙂 Malumunuz yurt dışına çıkışlarda bu yaz yaşanan olaylar nedeniyle bir sürü spekülasyon döndü durdu. Normal şartlarda araçla Yunanistan’a çıkarken yanınızda olması gereken evraklar;

-Pasaport ve geçerli bir vize (Yunanistan schengen vizesine tabi)

-Ehliyet konusunda, yeni çipli ehliyetlerin yurt dışına çıkışta maliyeti düşürmesi nedeniyle yola çıkmadan var olan ehliyetlerimizi çipli ehliyete dönüştürdük. Ortalama 1 hafta gibi bir sürede yeni ehliyetiniz elinizde! Detaylar için tıklayınız!

-Kendi aracınızla çıkıyorsanız, yeşil sigorta denilen uluslararası sigorta, (Yeşil sigorta bizdeki trafik sigortasının yurt dışında geçerli versiyonu diyebiliriz. Yani kaza durumunda karşı aracın masraflarını karşılamak için gerekli, umarım ihtiyacınız olmaz. Bu belge için ruhsat ve trafik sigortası gerekli. 15 gün için 63€ karşılığı Seyrantepe’deki Turing’ten hallettik ama sınır kapısından da alabiliyormuşsunuz. Bu arada kendi aracınızın kaskosunun kapsamını da 70 TL gibi bir ücret karşılığı genişleterek yurt dışında geçerli hale getirebiliyorsunuz, süreye bağlı olarak ücret değişiyor.)

-Aracın ruhsat sahibi arabada değilse seyahat edenlerden birine verilmiş vekaletname

-Sınır kapısında alacağınız ya da daha önceden bankaya yatıracağınız yurt dışı çıkış harç pulu

Tüm bunların yanında Türk sınır kapısında sizden bir de SGK dökümü isteniyor. Bunun OHAL dönemi kapsamında kalacağını düşünüyorum ama şimdilik durum bu şekilde.

ALEXANDROUPOLI

Sınırdan çıktığınız andan itibaren Avrupa Birliği projesi içerisinde yapılan ve Yunanistan’dan Portekiz’e kadar uzanan E90 otobanına bağlanıyorsunuz. Asfaltın kalitesi, yolun kaymaklığı anlatılmaz yaşanır. Bir tane mi çukur ya da delik ya da bozuk bir bölüm olmaz. Diğer bir konu ise bir anda toprağın, bitki örtüsünün ve atmosferin bu kadar değişmesi bizi çok şaşırttı. Yol boyunca bir tane gecekondudan bozma bina ya da çirkin bir yapı görmedik. Alabildiğine tarla, alabildiğine yeşil ve sarı… İnsanın içi sızlıyor. Arada kaç km var bilmiyorum ama arabayla sınır dediğin yer 5 dk bile değil. Bir köprüden geçiyorsun, her şeyi ayıran bir köprüden… O köprüyle hayat değişiyor. Güneş buraya farklı mı doğuyor nedir? Sonra dil değişiyor diyorsun ama bakıyorsun ki dil bilmeden kelimelerin sonuna “ki” ekleyerek anlaşıyorsun. Acı dolu topraklar bunlar her halinden belli. Ama yaşamayı, yaşatmayı bilmiş komşu kimse inkar etmesin. Güzel hislerle yola devam edip  20 dakika sonra, 1 gece konaklayacağımız otelimiz Alexander Beach Hotel‘e vardık.

Otel Alexandropouli merkeze 6-7 dakika mesafede. İstanbul mesafesinde köşedeki bakkal kıvamında! Bazı akşamlar işten eve dönerken evimi görüp arabanın içerisinde köşeyi dönemediğim için 40 dakika beklediğim günler aklıma geldi de… Neyse… Mesafeler hiç bir şey kısacası. Merkezde kalalım çabanız olmasın. Biz üst kattaki suit odalarda kaldık. Alt kattaki suit odaların kendine ait havuzları var. Çocuklu aileler için güzel bir opsiyon. Otelin bir kısmı yenilenmiş bir kısmı hala eski halde duruyor. Odanızı seçerken buna dikkat edin derim! Ortak alanlarda bir fark yok, yemek alanı ve havuz gayet güzel. Sadece deniz kısmında sıkıntı var, Beach Hotel dense bile gerçekten bir plajı yok aslında. Yani deniz kenarında evet ama bir plaj konsepti yok. Biz gittiğimizde havanın da azizliğine uğradık ve deniz yerine havuzu tercih ettik. Asıl önemli olan dinlenmek ve akşam yemek yiyeceğimiz Aia Giorgis Tavern’a hazırlanmaktı.

Aia Giorgis Tavern, Alexandroupoli’nin Makri kasabasında yer alıyor. Deniz kenarı, aslında gündüzleri şık bir beach club, akşamları ise güzel bir restorana dönüşüyor. Manzara nefis… Restoranın dekorasyonunu da ayrı sevdim! Önceden rezervasyon yaptığımız için yer bulmakta zorlanmadık. Garsonlarından bazıları Türkçe konuşuyor, adını soruyorsun Ertan diyor mesela… Sanıyorsun ki Türkiye’den gelmiş burada çalışıyor. Kuzey Yunanistan’da bu yanılgıya çok düşebilirsiniz, ama her gördüğünüz sakallıyı dedeniz sanmayın! Kuzey Yunanistan’da sınıra en yakın kasabalardan biri olan Komotini kasabasında, Osmanlı döneminden kalan Türkler yaşıyor. Bu mevzular biraz derin ve acıklı… Bizde kalan Rumların hikayesi gibi… Ne Yunan olabilmişler, ne Türk… Arafta kalanlardan onlar… Bu konuya daha sonraki bölümlerde tanıştığımız Yunan arkadaşlarımızın görüşleriyle devam edeceğim. Sadece buraya ufacık bir not olarak düşsün istedim.

Gelelim ne yedik ne içtik kısmına… Ben Yunanistan tatiline çıkmadan önce bizim ekibe söyledim, gece gündüz fark etmez ben her gittiğim yerde caciki söyleyeceğim dedim. 🙂 Oturur oturmaz cacikimi söyledim! Yunanistan süt ve süt ürünleri konusunda çok başarılı. Yoğurtları muhteşem. Kaşık kaşık yersin… O nedenle o basit caciki bile bu kadar farklı işte!

Ardından roka salatası, levrek carpaccio, kızarmış ballı feta peyniri ve son olarak deniz mahsullü risotto söyledik. Hepsi gayet güzeldi ama bence gecenin favorisi levrek carpaccio idi!

Keyifli bir yemeğin ardından Alexandroupoli merkeze inmeye karar verdik. Gece hayatıyla ünlü olan bu şehri bir Salı akşamı ne kadar hareketli olabilir diye görelim istedik. Önce enine boyuna sokaklarında yürüdükten sonra, fıkır fıkır sokaklardan etkilenip yorgun olmamıza rağmen bir yere oturmaya karar verdik. Lokasyonu ve kalabalığı itibariyle hoşumuza giden bir barı seçtik. Thema Coffees & Drink Culture seçtiğimiz mekan oldu. Burada kokteyl mönüsü içerisinden Berries Sprits ve Morning Sour favorilerimizden oldu.

Bir sonraki bölümde 4 günlük Halkidiki maceramızı anlatacağım !

Sevgiler