YEMEK

Mekan Önerisi; Taksim Gezi Parkı !


Hikayesi:

“Bu yazıyı sadece halktan biri olarak, T.C. Anayasası’nın “Düşünceyi Yayma ve Açıklama Hürriyeti” başlığı altında bulunan 26. maddesine dayanarak yazmaktayım ve yayınlamaktayım.”
Hukuk Fakültesi’ne gittiğim yıllarda, okulumuz Dolapdere’de olduğu için çok sık geçerdik Taksim’den de, Gezi Parkı’ndan da… Hep oradaydı ya nasıl olsa, önemsememişiz şehrin göbeğindeki ağaçların varlığını… Bir sabah uyandık ve dediler ki artık orada o ağaçlar olmayacak… Yerine yine betondan kaleler dikeceğiz… O zaman bir kaç doğasever ve bilinçli insan gidip kitaplarını o ağaçların gölgesinde okuyarak durumu protesto etmek istedi. Tek silahları akılları ve ellerindeki kitaplarıydı… Ne olduysa o zaman oldu… Hiç kimse bugün o ağaçların gölgesinde binlerce çadır kurulacağını, gece gündüz insan seli oluşacağını tahmin etmezdi… Çünkü “ağaç” ile başlayan protesto, halkın refahını sağlamakla görevli olan kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımı ve iktidarın bunu desteklemesiyle “özgürlük” direnişi halini aldı… Bir sabah uyandık ve insanların öldüğü haberini aldık… Derken olaylar çorap söküğü gibi gelişti… 

Türkiye’de 70-80 kuşağında acılar çekmiş, korkutulmuş bir neslin çocukları olarak bizler, hep apolitik bir duruş sergiledik. Korkutulmuş anne babalarımız da sistem de böyle yetiştirdi bizi. Ama bir yandan da kendimizi başka alanlarda geliştirdik. Bilimle, sanatla, kültürle donattık dört bir yanımızı… Bu nedenle de aslında bir çok şeyin farkında olarak büyüdük. Dünyayı takip ettik, okuduk, sosyalleştik ve büyüdük… O yüzden kendimizi bir çok idareciden akıllı ya da masum görüp hiç bir siyasi partiye oy veremedik belki de… Ya da inanarak veremedik diyelim… Çünkü samimi bulmadık… Bugün artık Taksim-Gezi Parkı’nda yaşananlar anlatılacak bir hikaye değil, hepimiz için ders alınacak bir tarih olarak yazılmalıdır… 
Biz de bu tarihe tanıklık etmek adına B. ile Gezi Parkı’na gittik. Gördüklerimiz bize anlatılanlardan çok farklıydı. Gezi Parkı bugünlerde, yardımlaşmaya, dayanışmaya, sevgiye, bir olmaya, öteki olmamaya, özgürlüğe, kardeşliğe ev sahipliği yapıyor. Eğer bugüne kadar hiç gitmediyseniz, sadece o ortamı görmek üzere mutlaka bir defaya mahsus bile olsa gitmenizi tavsiye ederim. Özgür bir birey olarak, kendi düşüncelerinizle var olanı yorumlayabilmek adına… İşte tam da bu nedenle, B. ile parkın içerisindeki binlerce tanımadığımız insan arasında el ele durduk; B. elimi sımsıkı tutuyordu… ve hiç bırakmazdı biliyorum!
Sevgiler

Not: Fotoğrafların tüm telif hakları sevgili arkadaşım Işıl Ataker’e aittir. Kendisine teşekkür ederim.

 


 


You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply