Bu yazıya başlarken bile heyecanlanıyorum… Aklımdan bir sürü şey geçiyor. Bunca zamandır yaşadıklarımız, ilk günden bugüne kadar adaya her yola çıkışımız, bıkmadan usanmadan iki günlüğüne bile olsa kaçışımız, daha feribottan inerken dostlarla selamlaşmaya başlayıp, odaya gidemeden rüzgarını, kumunu, soğuk suyunu hissetmek için koy koy gezişimiz, gün batımı olmadan Ayazma’da bir öğlen birası içip, gün batımında Polente Feneri’ne gidişimiz… Yolda giderken güneş portakal rengine dönmeye başlamış mesela… ve biz yine Kings of Convenience dinliyor, sessizlikte birbirimize bakıyoruz… Mutluluktan ağlayabilirsin… Öyle bir an işte o! Uyumak istemediğin anlar vardır ya hani, kaçırmamak için, ben işte o anların çoğunu adada yaşadım. Arka denizde, Salhane’nin önündeki minik iskelede gün doğumunu gördüm, sabahın ilk ışıklarında orada denize girdim, sonra Pakize dahil tüm ada köpekleriyle beraber Çiçek Pastanesi’ne gidip yeni çıkmış sıcak ekmeklerden alıp sokakta oturup onlarla beraber yedim. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi.
Sonra, bir sürü yeni arkadaş biriktirdiğim sofralar gördüm. Sofranın en büyük zenginliği adanın muhteşem mezelerinin yanında muhabbetimizdi. O sofralar büyüdü, büyüdü, büyüdü… Küçük Martha’ya kocaman bir aile oldu. Sonra bir adam elimden tuttu… Gün batımında, arkamızda Ayazma manzarası, önümüzde en sevdiğimiz insanlar, “Güneş doğup batana kadar, sonuna kadar Evet!” dedi. Kimse anlamadı ama ben anladım 🙂 Biz o gün, Salhane’nin oradaki o minik iskelede güneş doğarken aşık olduk, gün batımında hep sevgili kalmaya söz verdik.
O günden bugüne tam 9 ay geçti… 9 Ay sonra Bozcaada’ya ilk defa gittik. O kadar çok özlemiştim ki… Bazı geceler rüyama girdiği bile oldu. Burnumda tüten bir dağ kekiği kokusu vardı. Ada kokusu… Öğlen denizden çıkmışsın, üzerinde kurumuş tuzun kokusu… Akşam oturduğun sofrada önüne gelen kalamarın kokusu… Herkesin kendi adası vardır ya, benimki de böyle işte 🙂
Mayıs ayında adanın yeri ayrıdır benim için. İlk tur yapmaya başladığımız zamanları hatırlarım hep. Adanın gelincik zamanıdır aynı zamanda… Daha Geyikli’ye varmadan tarlaları görmeye başlarsınız. Bu nedenle adanın gelincik şerbeti ve likörü oldukça meşhurdur.
Velhasıl kelam, biz gittik arkamızdan onlarca insan geldi, mutlu olduk 🙂 Bir yandan da sezon açılışı olduğu için soru yağmuruna tutulmaya başladık. Herkese her gün mail ile cevapladığım soruları yepyeni bir rehber oluşturarak burada yazayım istedim. Buyurun efendim Küçük Martha’nın gözünden Bozcaada Rehberi!
NEREDE KALALIM?
Adada herkesin bütçesine uygun ve herkesin tarzına uyabilecek güzel ve temiz oteller & pansiyonlar mevcut. Bu tamamen sizin kişisel durumunuza göre değişir. Bizim adada arabada, çadırda, pansiyonda, otelde, evde kısacası her yerde kalmışlığımız var 🙂 Son dönemde çok sevdiğimiz bir kaç yeri ise özellikle burada yazmak istedim. Bunlardan ilki Harmani Tatil Çiftliği!
Muhteşem bir aile işletmesi! Buraya otel demeye dilim varmıyor, bizim için daha çok ev gibi oldu artık. Gönül rahatlığıyla herkese tavsiye ediyoruz. Otelin Fox Terrier cinsi köpekleri Roxy, Edi ve Alf resmen mutluluk kaynağı!
Bazen onlarla o kadar çok vakit geçiriyoruz ki bahçeden çıkmak istemiyoruz 🙂 En iyisi günü burada batıralım diyoruz 🙂 Halit Amca açıyor soğuk biraları, tatlı bir sohbetle güneşi batırıyoruz. Buarada gün batımını izleyebileceğiniz en güzel noktalardan biri de burası bence. Ama tabi dışarıdan kimseyi almıyorlar. Onunla baş etmek mümkün değil çok haklılar. Ama Çayır Koyu’na bakan bir manzarada gün batımı şahane oluyor benden söylemesi 🙂 Harmani hakkında son uyarım ise maalesef burada çocuk kabul etmemeleri.
Diğer bir önerim, Patiska Bozcaada ! İlk ada maceramızdan beri Oya Abla ile beraberiz. Merkezdeki pansiyonunda başlayan maceramız yıllar içerisinde bağ evine kadar uzandı. İkisi de hala aktif olarak işletiliyor. Merkezdeki ev de çok şirin ve çok konforlu. Bağ evinin tadı ise ayrı. Bu sene bir değişiklik yapıp Oya Abla o meşhur Patiska Kahvaltısı’nı Akvaryum Otel‘de de vermeye başlamış. Manzaraya karşı bu leziz kahvaltıyı denemek isterseniz buraya da rezervasyon yaptırabilirsiniz. Ayırca önden rezervasyon yaptırıp öğlen ya da akşam yemeklerini de deneyimleyebilirsiniz. Oya Abla’nın eli gerçekten çok lezzetlidir. Kesinlikle tavsiye ederiz 🙂 Selamımızı da söyleyin ne olur!
Merkezde kalayım, güzel ve şık bir odam olsun diyorsanız o zaman sizi Kaikias Otel , Limani Otel ya da Ela Tenedos‘a beklerim. Her üçü de adanın en güzel otellerindendir. Kaikias’ın Yalı ve Kaikhane ismindeki odaları ise favorimiz ! Hatta adada evlenmeye karar verdikten sonra ilk söylediğim şey gelin odasının Yalı odası olmasını istediğimdi 🙂 İşletmecileri Handan Hanım ve İsmail Bey’in sohbeti ise ayrı keyif! Çok zevkli iki mimarın yıllar içerisinde adada gerçekleştirdiği vizyoner bir çalışmanın ürünü resmen bu otel. Kahvaltısı da oldukça zengindir.
Limani Otel ise adanın merkezinde ve müthiş bir manzaraya sahip. Odaların dekorasyonu çok şık, mavi çerçeveli pencereleri, bembeyaz yatak örtüleri size kendinizi huzurlu hissettirmeye yetiyor. Otelin işletmecileri Akın&Çiğdem Yalman çifti, köpekleri Rıfkı ve aileye yeni katılan Ayşe bebek, size çok iyi ev sahipliği yapacaklardır! Bu sezon bir yenilik olarak dışarıdan da kahvaltıya misafir almaya başlayacaklar! Mutlaka denemenizi öneririm, rezervasyon yaptırmayı ihmal etmeyin 🙂
Deniz manzaralı bembeyaz odam olsun, terasta kaleye bakarak kahvaltı edeyim diyorsanız Ela Tenedos sizin için güzel bir seçenek.
Biz azıcık daha düşük bütçeli ama temiz bir yerde konaklamak istiyoruz derseniz, merkezdeki Ergin Pansiyon tavsiye edebileceğim yerlerden bir diğeri. Düğün zamanımızda misafirlerimiz için gönül rahatlığıyla tutmuştuk odalarını. Herkes gayet memnun kaldı! Tavsiye ederiz 🙂
Daha bir sürü alternatif var elbette… Ada bir derya deniz 🙂 Her sene de bir yeni otel daha açılıyor. Bunlar benim yıllardır biriktirdiğim dostlarım, anılarım diyebiliriz… Siz yine kendinize göre ölçüp, biçin, değerlendirin 🙂
NEREDE & NE YİYELİM?
Yıllardır vazgeçemediğimiz ritüellerimiz var. Bizce adayı ada yapan mekanlar ve tatlar! Bunların başında Sandal Bozcaada geliyor elbet. Düğün yemeklerimizi de yapan Ahmet Abi’nin mekanı… Zaten Rum Mahallesi’ne girdiğinizde mavi beyaz dekoruyla onu tanımamanız mümkün değil. Bir akşam yemeğinizi mutlaka burada yemelisiniz. Bu arada sayacağım her yer için önden rezervasyon şart! Baştan söylemiş olayım 🙂 Meze dolabını görünce her şeyin tadına bakmak isteyeceksiniz biliyorum ama mutlaka yemeniz gereken bir kaç şey var; vişneli yaprak sarma, ege meze, girit ezmesi, yeşil elmalı semizotu, kabak çiçeği dolması, peynir köftesi ve ızgara ahtapot!
İkinci olmazsa olmazımız ise Cabalı Meyhane ya da Cabalı Sokak! Ülke Şef’in arka denizdeki Cabalı Meyhane’si ve Rum Mahallesi’ndeki Cabalı Sokak’ı mutlaka denemeniz gereken yerlerden biri. Eğer rüzgarsız ve tatlı bir Bozcaada akşamı ise kesinlikle deniz kenarındaki Cabalı Meyhane’yi öneririz. Peki Ülke Şef’ten neler yemeliyiz? Mutlaka ama mutlaka fava, damla sakızlı enginar, patlıcan salatası ve beğendili ızgara ahtapot ya da varsa levrek yemelisiniz !
Bir diğer kıymetlimiz ise Ada’m Bozcaada ! Rum Mahallesi’nde teras keyfi yaşatan tek yer diyebiliriz. Asma salkımları altında oturup sokaktan gelen müziğe eşlik etmenin keyfi paha biçilmez! Burada mutlaka yemeniz gereken şeyler ise akdeniz meze paleti, enginarlı ahtapot, kalamar, ev yapımı eriştelerden herhangi biri ve asma yaprağında ızgara levrek!
Biz merkezde liman tarafında deniz sesiyle yemek yemek istiyoruz diyenlere ise harika bir önerim var; Asma6 Bozcaada ! Çok sevdiğimiz Talay Şarapçılık’ın sahipleri Esra & Mehmet Talay’ın işlettiği bu mekan, gerçek ada lezzetlerini, yeni geliştirdikleri tariflerle harmanlayarak size sunuyor. Yenilenmiş mönülerini henüz daha denemedim ama ayak üstü sohbetimizde tahinli mozaik tatlısından denedim. Çok lezzetli ve çok hafifti! Kesinlikle uğrayın derim!
Şöyle bir akşam üstü şarabı içelim, bir şeyler atıştıralım derseniz, bu sezon yeni açılan Wine & Bite tam da aradığınız türden bir mekan. Corvus şarap fabrikasının bulunduğu alan içerisinde açılan, adada kendinize bulacağınız huzurlu bir köşe gibi. Kalabalıktan uzak, sakin, fonda çalan jaz müziği… Bilmem anlatabildim mi 🙂 Bu arada Corvus’un Karga Blush’ı gerçekten güzeldi!
Adaya gidip de bir öğlen birasına oturmamak olmaz 🙂 Bunun için iki favori mekanım var. İkisi de Ayazma plajının orada yer alıyor. Biri Vahit’in Yeri, diğeri ise Koreli Restoran ! Vahit’in Yeri’nde mutlaka denemeniz gereken lezzetler peynir ezmesi, kalamar, köpeoğlu, kabak çiçeği dolması ve dileyenler için ızgara köfte !
Koreli’de mutlaka denemeniz gereken lezzetler ise, cevizli kabak, girit ezme, mantı ve balık çeşitleri !
Adanın bu sene bir diğer yeniliği ise artık 3. dalga kahvecisinin olması ! Ada atmosferine uygun dekorasyonu ile merkezde Çınaraltı’nın karşı sokağında bulunan Coffee Shelter iyi ki açılmış hoş gelmiş ! Flat white ve Americano’su tavsiye edilir. Dileyenler granola atıştırmalıkları bile bulabilirler. Bu arada oturma alanı için kullanılan eski ilk okul sıralarına bayıldım!
Arka deniz yani kalenin arka tarafında kalan sahil kısmı bu yaz oldukça hareketli olacak gibi. Cabalı Meyhane’nin yanında yeni bir kokteyl bar daha açılmış. Henüz onu deneme fırsatım olmadı. Bir yanında zaten yılların eskitemediği ve çok sevdiğimiz Fuska Bar bulunuyor. Fuska Bar adanın en eskilerinden ve işletmecisi Tayfun Bey çok sevdiğimiz bir arkadaşımız. Onun denize sıfır konumu ve çaldığı playlist adada kimsede yok gerçekten. İster gündüz ister akşam ayrı keyifli!
Çayır Plajı’nda geçen yaz Mercedes Benz Kite Surf alanı içerisindeki tesisi işleten adalı genç arkadaşlar bu sene Fuska’nın biraz ilerisinde bulunan Martı Restoran’ın yerini devralmış ve Bozcaada Kitchen & Refuge Bar isminde kendi tarzlarında bir bar açmışlar. Çok da tatlı olmuş! Dekorasyonda eski ve adadan toplanan eşyalar kullanılmış. İddialı bir barmenleri var 🙂 Nasıl bir tat sevdiğinizi anlatıyorsunuz, sizin damak zevkinize göre kokteyller yapıp getiriyor. Mutlaka bu yaz yolunuz adaya düşerse gidip bir kokteyl deneyin derim !
Arka denizin en uç kısmında yıllardır cezalı gibi kapalı olan Salhane de bu sene Belediye yönetiminde ve gözetiminde açıldı. Biz oradayken henüz açılmamıştı ama geçtiğimiz hafta açıldığının haberini aldık 🙂 Bence adanın en güzel konumuna sahip olan binası… Umarım hakkıyla işletilir ve herkes mutlu olur!
Yunatçılar Şarapçılık’ın geçtiğimiz yaz açtığı restoranlarına uğrayıp ev yapımı makarnalarından denemeyi de unutmayın. Leziz Çamlıbağ şaraplarını da şiddetle tavsiye ederiz!
YAPMADAN DÖNME
Gün batımını izlemeden, Rüzgar Gülleri’ni görmeden, Pakize’yle fotoğraf çektirmeden, çiçekten taç ya da şapka satan küçük kız Emine’yle sohbet etmeden, aylardan Mayıs ise gelincik tarlalarına, aylardan Temmuz ise ay çiçeği tarlalarına girmeden, ada şaraplarını tatmadan, koy koy gezip istediğin yerde piknik yapmadan, ada sokaklarında kaybolmadan, sokaklardaki duvar sanatlarını keşfetmeden, Amerikan Çeşme mevkiindeki korkuluğu görmeden, yolda bol bol Kings of Convenience dinlemeden, kendine “burası benim köşem” diyebileceğin bir yer bulmadan ve tüm dostlara benden selam söylemeden dönme !
7 Comments
Josephine
31 Mayıs 2016 at 11:03Bozcaada bu yaz eşimle mutlaka gitmek istediğimiz yerler listemizin başında yer alıyordu, bu içten, buram buram gelincik ve deniz tuzu kokan yazınızı okurken hemen aylardan temmuz olsun istedim. Mekan önerilerinizi ve küçük tüyolarınızı şimdiden ajandama not aldım. Hep böyle aşık, hep böyle gezgin kalın. Sevgiler..
Ceren Deniz
31 Mayıs 2016 at 16:34Çok özledim Bozcaada seni!
Simge
2 Haziran 2016 at 12:07O kadar güzel yazmışsınız ki her bir Bozcaada yazısını tek tek okudum. Gitmiş kadar oldum ama eylül için planlar yapmaya da başladım. Ne kadar içten sevdiğiniz belli Bozcaadayı, yoksa okurken bu kadar derin hisler yaşayamazdım diye düşünüyorum 🙂 Hayatın her anından Bozcaada keyfi almanız dileğiyle.. Sevgiler..
Ps. bu arada Kings of Convenience bir harika, onlarla tanıştırdığınız için de ayrıca teşekkürler…
Piril
28 Temmuz 2016 at 12:21Yazınız için gerçekten çok teşekkürler, çok yardımcı olacağına eminim. 3 hafta sonra bir arkadaşımla adaya gideceğiz ve bu ilk olacak tam olarak nerede kalmamızı önerirsiniz, merkez mi ayazma mı?
Mahmut
21 Ekim 2016 at 21:59Pırıl Hanım Merhaba,
Bozcaada’da 3 ay kalmış biri olarak söylüyorum. Eğer alkol alacaksınız mekanlar merkez içinde o yüzden eğer ada dışında kalırsanız gece eve dönmesi zor olabilir.
GİZMO
17 Temmuz 2017 at 16:01cok güzel bir yazı olmuş.kırmızı çiçeklerle resim çektirdiğiniz yer neresi acaba?
Bir Bozcaada Hikayesi
15 Aralık 2018 at 16:24Tanrı; İnsanlar Uzun Ömürlü Olsunlar Diye Bozcaada’yı Yaratmış diye boşa dememişler, kaleminize sağlık