SEYAHAT

TÜRKİYE’DE “BABYMOON” SEYAHATİ YAPILACAK MEKAN ÖNERİLERİ

Yalan yok! Hamile olduğumu ilk öğrendiğim andan itibaren hayal kurmaya başladım. Bu hayallerden biri de “babymoon” seyahati idi 🙂 E konu seyahat olunca buna bahane üretmek benim işim 🙂 Şaka bir yana, hamilelik süreci ilerledikçe, neden çiftlerin (özellikle kadınların) bu seyahate ihtiyacı oluyor daha iyi anladım.

Peki nedir bu Babymoon Seyahati? Babymoon aslında Amerika’da doğan bir seyahat türü. Kısaca “baby” ve “honeymoon” (balayı) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Tam olarak hamileliğin balayı da diyebiliriz. Kadınların hamilelik sürecinin 2. trimesterı yani 4., 5. ve 6. aylarında gerçekleştirilen, çiftlerin baş başa romantik bir tatil yapması için oluşturulan bir fikir aslında. Bazıları bunun bir pazarlama fikri olduğunu söylese de, hem kendimden bildiğim hem de kızkardeşiminkine şahit olduğum için söyleyebilirim ki, gerçekten çok güzel bir deneyim ve hem anneye hem de çift olarak kadın ve erkeğe çok iyi gelen bir seyahat oluyor.

Zorlu geçen ilk 3 ayın ardından, tam 13. haftamı doldurmuşken, bir sabah uyandım ve sanki bir sihirli değnek değmişçesine bulantılarım bitmişti. O anda hamileliğin balayı dedikleri bu döneme girdiğimi anladım. Artık enerjim yükselecek, vücudum mutluluk hormonu salgılayacak ve hatta saçlarım parıl parıl parlayacaktı! Evet, asıl şimdi bir tatile hazırdım!

Belki oralarda bir yerlerde bu tarz bir tatile ihtiyacı olan ama nereye gideceğini bilmeyen çiftler vardır. O nedenle ben de size deneyimlediğim yerleri tavsiye olarak yazmak istedim.

1.HILLSIDE BEACH CLUB – FETHİYE (MAYIS-EKİM)

Ekim ayının ilk hafta sonu, İstanbul gri ve soğukken, biz Dalaman’da pırıl pırıl güneşli ve 30 derece bir havaya merhaba dedik.Uçaktan indiğimiz anda modumuz değişti. Daha önce Ekim ayında hiç güneye inmemiştim, ne büyük hata olmuş. Normalde kışın yaz tatili yapma fikrini çok severim aslında. Ama hep yurtdışına odaklanmıştım bunca zaman. Halbuki Ekim ayında bizim güney sahillerimiz de muhteşem oluyormuş.

Denizin rengine mi vurulsam, o koyun manzarasına mı… Odalarının hepsinin manzarasının olması gerçekten harika.O kadar güzel inşa edilmiş ki binalar ağaçların arasında gizli adeta. Odaların genişliği ve konforu mükemmeldi. Balkondaki koltukta oturup manzaraya dalmak ise ömürlük!

Hillside Beach Club’ın 3 ayrı plajı var. Biri ana plaj, diğeri Silence beach denilen ve telefonla dahi konuşmanın yasak olduğu (çocukların da giremediği) plaj, bir diğeri ise Serenity ismindeki yine sadece yetişkinlere açık olan plaj. 3 plaj da harika! Hamiş gözüyle hepsini deneyimledim 🙂 Serenity favorim! Düşünsene bir sonraki sene kucağımda Ada olduğu için zaten o plaja giremeyeceğim 🙂 O nedenle hamileliğinizin bu nimetlerini kullanın 🙂

Hillside’ın en güzel yanlarından biri tam pansiyon konaklama sağlıyor olması. Yania slında olayı bu! Size kolaylık sağlamak adına her şey düşünülmüş. Yemekler inanılmaz güzeldi. Açık büfe restoran hayatımda gördüğüm en iyi açık büfelerden biriydi (ki ben hiç sevmem). Hazır iştahınız açılmış, güzel güzel yiyebildiğiniz bir ödnemdesiniz, alın size lezzetli ve sağlıklı yemekler sunan bir yer! Ana restoran dışında 2 ayrı restoran daha var, biri Beach Bar restoran diğeri ise deniz mahsülleri ağırlıklı mönüye sahip olan Pasha Restoran. Bunlar da tam pansiyon konaklama içerisine dahil ancak rezervasyon şart.

Biz bu seneki deneyimimizden sonra hemen bir sonraki sene için Ada ile de gideriz düşüncesiyle ön kayıt yaptırdık. Hillside’da yer bulmak her yıl biraz zor oluyor. Ancak en yoğun dönemlerinin Temmuz-Ağustos yani aslında okulların tam tatil olduğu dönem olduğunu unutmayın. Mayıs-Haziran ve Eylül-Ekim mis gibi olacaktır…

Yaşadığımız 2-3 günlük kaçamak bile bana 1 haftalık tatil hissi vermişti. İyi ki gittik! Kesinlikle tavsiye ederiz!

2. BOZBURUN YAT KULÜBÜ (HAZİRAN – EYLÜL)

Bu yaz kız kardeşim 4,5 aylıkken bizim yanımıza tatile Bozburun Yat Kulübü’ne gelmişti. Onun nasıl bir tatil geçirdiğini gözlemlediğim için gönül rahatlığıyla buraya da yazabilirim diye düşündüm. Her şeyin başında, hiç bir yere koşturma telaşının olmaması, her şeyin elinin altında olması ve denize sıfır olmak ona çok iyi gelmişti. Yemeklerin lezzetinden ve doğallığından, Zaynep Anne’nin sohbetinden, canım Tanem’in ilgisinden yanında eşi olmasa dahi adeta bir babymoon yaşamıştı. Eğer ben de aynı dönemde hamile olsaydım, kesinlikle gideceğim yerlerden biri olurdu Bozburun Yat Kulübü.

3. CASA LAVANDA BUTİK OTEL – ŞİLE (TÜM YIL)

Hem baharını hem kışını gördüğüm bu otele, yılbaşı öncesi hamileliğimin 25. haftasını bitirmek üzereyken gitme şansımız oldu. Casa Lavanda’yı her daim çok sevmişimdir. Yazın giderseniz havuz imkanı da var üstelik. İstanbul’a yakın olması ve yeni yapılan yol sayesinde de artık yolun 45 dakikaya düşmesi ciddi bir avantaj. Üstelik bu kadar yakın olup uzaklaşma hissini de vermesi çok güzel.

Kışın ise çıtır çıtır yanan şöminesinin karşısında huzurla kitabınızı okuyabilirsiniz. Yemekleri zaten muhteşem. Şef Emre Şen’in elinden çıkan mönü gerçekten çok başarılı. Odaları samimi ve konforlu. Üstelik SPA’sında hamile masajı da yapılıyor! Daha ne olsun 🙂

4. IDA BLUE HOTEL – ADATEPE KÖYÜ, ÇANAKKALE (TÜM YIL)

Geçen yıl Mart ayında gittiğimiz Ida Blue Hotel’i ne akdar beğenmiştim hatırlayanlar bilir. O zaman elbette hamile değildim, ama hamile olsaydım da çok güzel geçerdi yine. Bir kere Adatepe Köyü’nün kendisi zaten çok güzel. O sokaklarda yürümek bile size iyi gelecektir. Otelin yemekleri mükemmel! Bir hamiş için en önemli noktalardan biri 🙂 Etrafta görülecek ve gezilecek yerler de var. Olur da yazın giderseniz biraz yazlıkçı kalabalığına denk gelebilirsiniz ancak denize girme imkanı olacağı için güzel bir alternatif olacaktır. Ben yine de bahar aylarını tercih ederdim muhtemelen. Hele ki Nisan – Mayıs aylarında eminim muhteşem olur!

5. KAPADOKYA (EKİM-MAYIS)

Spesifik olarak bir otel belirtmek istemedim çünkü böyle bir deneyimim olmadı. Ancak eğer vakit bulsaydık hamileyken özellikla kar zamanı Kapadokya’ya gidecektik. Bu da seyahat alternatiflerimizden biriydi. Biz gitseydik eğer aklımda daha önce Baransel’in deneyimleyip çok beğendiği Argos‘da kalmak vardı. Belki size bir ilham olur diye onu yazmak istedim.

Neden Kapadokya? Çünkü her zaman çok büyülü… Ulaşımı kolay… Güzel yemek, çıtır çıtır yanan şömine, masalsı doğa yürüyüşleri, belki de sadece kitap okumalık… Her zaman iyi gelmiştir. Ben daha önce bir sonbaharda bir de kışın gitmiştim. Yazın çok sıcak olduğu için hamileyken gitmenizi tavsiye etmem. Ama Ekim-Mayıs ayları arasında ne zaman giderseniz gidin harika bir kaçamak olacağına eminim.

6. DİĞER ALTERNATİFLER

Listede gözünüz Bozcaada‘yı aramış olabilir ama onu bilerek yazmadım. Çünkü ilk trimesterda kanama geçirip adada hastane olmaması nedeniyle çaresiz kaldığım anlar aklıma geldi ve vazgeçtim yazmaktan. Hamilelik bu, ne zaman ne olacağı belli olmaz, o nedenle riske atmaya gerek yok.

Diğer bir alternatif Lüleburgaz’da yer alan Bakucha Vineyard & SPA Hotel olabilir. Ben henüz deneyimlemedim, ama çok güvendiğim ve sevdiğim bir arkadaşım çok sık gider ve bana hep tavsiye etmiştir. SPA’sının olması ve havuzunun olması büyük avantaj! Tüm yıl gidilebilir!

Alaçatı ve Çeşme‘yi sanırım sezon dışında ve özellikle ilkbaharda seviyorum. Eğer hamileliğinizin 2. trimesterı bahar aylarına denk geliyorsa o taraflar da güzel olabilir.

Bodrum‘u da sezon dışı daha çok sevenlerden olabilirim. Yine planlayıp da hamileliğimde vakit bulamadığımız için gidemediğimiz bir yer Bodrum. Özellikle kış güneşi zamanı ve bahar ya da sonbahar döneminde mükemmel bir kaçamak olur. Boşverin bu seferlik rakınızı içmeyiverin; taze balık yer, güneşlenir, deniz havası alır gelirsiniz, fena mı?

Daha önce defalarca denemiş olduğumuz Göcek‘de tekne kiralayıp koy koy gezme opsiyonunu da unutmayalım! Bir hamişin denize bu kadar yakın olması onu çok mutlu edecektir 🙂

Benim listem bu şekilde, eğer sizin de önerileriniz olursa lütfen yorum olarak bırakın ki diğer çiftlere de fikir olsun 🙂

Sevgiler

Özüm

 

 

 

 

 

 

You Might Also Like

1 Comment

  • Reply
    Domyessay
    10 Şubat 2019 at 07:54

    Paylaşım için teşekkürlerhttps://educheapessay.com/

  • Leave a Reply