GEZİ NOTLARI HIRVATİSTAN

Hırvatistan Gurme Rehberi – Bölüm 1

Hikayesi:

İnsan yanındakini en iyi tatilde tanırmış der hep Annem. Hele ki sevdiğinle gidiyorsan bir tatile ve bir de yurtdışınaysa o daha bir başkadır. Çünkü ikinizden başka kimse yoktur aslında etrafınızda. Aynı dili konuşmak bile bir lüks oluverir bazen. Başka bir ülkede yepyeni şeyler keşfetmek, sokaklarda kaybolmak, uykusuz kalmak, yürümekten yorulmak, aç kalmak, paranı yetirmeye çalışmak, hastalanmak,…vs. bunların hepsi daha bir başkadır elin ülkesinde. Daha bir zor, daha bir güzel, daha bir kıymetlidir.

İki yıl önce annemle gitmiştim ben Dubrovnik’e. Otobüsten şehir merkezine (Old Town)  indiğim anı hiç unutmuyorum. Akşamüzeriydi, pembe begonviller kalenin surlarının kenarından süzülüyordu, sokak müzisyenleri etrafta… Ben buraya bir gün mutlaka sevdiğim adamla gelmeliyim demiştim kendi kendime.
B. ile yaz planlarımız devam ederken, bir yurtdışı yapalım diye konuşmaya başladık. İlk önce rotamız Symi adasıydı aslında. Sonra bir gün B. nin en yakın arkadaşlarından biri olan K. ve onun tatlı eşi İ. hala bir tatil ayarlayamadıklarını ama izinlerini aldıklarını söylediler. Biz de onları Symi’ye davet ettik. Ancak otelde 4 kişi olarak problem yaşayınca, acaba araba kiralayıp balkanlar turu mu yapsak diye bir fikir atıldı ortaya. Ben de onlara daha önce Dubrovnik’i görüp ne kadar etkilendiğimi anlatınca rotamız belli oldu. 🙂 Kendi içinde plansız bir tatil olacaktı. Örneğin tatilin yarısına kadar kalacağımız yer belli ama sonrasında Karadağ’a mi geçsek acaba dediğimiz için yerimizi ayarlamamıştık. Benim gibi tatil konusunda organize çalışan birine bu durum epey farklıydı. Ama B. vardı yanımda ve çok mutluydum, o yüzden nerede ve nasıl olacağımız çok da önemli değildi.
B. Dubrovnik için bize inanılmaz güzel bir ev ayarladı. Villa Antea ! Her gidene tavsiye ederim. Hem kaldığımız ev çok güzeldi hem yeri çok iyiydi hem de ev sahibi ve resepsiyonist arkadaş Damir 🙂 çok yardımseverdi. Dubrovnik’e direk uçuş bulmak çok zor olduğu için Zagreb aktarmalı gittik. Ama Zagreb’i de merak ediyorduk bu yüzden giderken önce gecesini, dönerken de gündüzünü görecek şekilde aldık biletleri.Yorucu ama güzel oldu.Zagreb harika bir şehirmiş…
Dubrovnik’teki son gecemizde bile hala geri kalan günlerde ne yapacağımıza tam karar vermemiştik, o kadar rahattık yani 🙂 En sonunda buraya kadar gelmişken Karadağ’a geçelim dedik. Hemen araba kiraladık. O kadar kolay olmadı tabi. Son dakikada bulabildik arabayı, Hilton Oteli’nin içerisindeki Six Rent A Car’dan alabildik. İki beyin de ehliyetleri İstanbul’da kapıldığı için biz iki bayan şoför olarak yola çıktık. Çok keyifliydi 🙂
Tüm tatil boyunca rotamız şu şekilde olmuş oldu: Zagreb-Dubrovnik-Lokrum-Mljet-Cavtat-Kotor-Budva-Jaz-Dubrovnik-Zagreb.
Tüm sahil şeridini arabayla dolaşmak çok güzeldi. Kesinlikle tavsiye ederim. Böylelikle istediğiniz yerde durup denize de girebiliyorsunuz.
Tamam, gördüklerim yaşadıklarım benim olsun, gelelim neler yedik neler içtik kısmına. Dediğim gibi ben daha önce gittiğim için antrenmanlıydım. Gitmeden de söyledim bizimkilere çok güzel yemekler yiyeceksiniz diye. Herkes siparişini verdikten sonra yemeklerine dokunmadan benim fotoğraf çekmemi bekledi sabırla 🙂
Lafı daha fazla uzatmadan görsel şölene geçmek istiyorum tamam.
Canım B.’ye buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Çok güzel bir tatildi ve beni tatil boyunca çok mutlu etti. K. ve İ. size de çok teşekkür ederim, ikiniz de çok şekersiniz. Hadi yine gidelim!!! 🙂
Sevgiler
Özüşko (Ozujsko)
Dubrovnik:
*Arsenal Restaurant:
Daha gitmeden arayıp ilk gece için rezervasyonumuzu yaptırmıştım. Bu benim deneyip de en çok memnun kaldığım restoranlardan biri. O yüzden bizimkileri de buraya götürmek ve ilk akşam güzel bir yemek yedirmek istedim. Arsenal’in konumu da çok güzel. Old Town’da marinada. Manzarası, loş aydınlatması çok romantik.
Ortaya kalamar ve midye söyledik. Kalamarın yanında bizim tarator sosumuz olsaydı efsane olurdu ama böyle de güzeldi.
K. ve İ. kendilerine bu kocaman tabağı söylediler. 🙂 Karidesler harikaydı.
Ben tabi ki karidesli risotto yedim. Bence bu restoranın en başarılı yemeklerinden biri. B. de çok beğendi. Bu arada Hırvatistan İtalya’ya yakınlığından mıdır bilmem risotto konusunda çok başarılı. Çok da yaygın, her yerde bulabiliyorsunuz.
B. balık yedi. Görünüşü sizi yanıltmasın, oldukça basit görünüyor ama tadı çok başarılıydı.
*Lokanda Leskerija:
Old Town Marina’da, Arsenal’in tam yanında akşamüzeri birası ve atıştırmalığı yapılacak inanılmaz keyifli bir yer burası.
Sarımsak ve limon soslu karidesler… Enfes…
*Restaurant Casa:
Lapad Beach’e gittiğimizde keşfettik bu restoranı. Güneşi hafif batırmaya başlarken eve dönmeden önce bir karnımızı doyuralım dedik. Pek de keyifli oldu 🙂
K. balıklı ratatouille yedi… Çok lezzetliydi…
*Pizzeria Tabasco:
Villa Antea’nın resepsiyonisti Damir bize bu pizzacıya gitmemizi tavsiye etmişti. Dubrovnik’in en iyi pizzacısıymış. Teleferikle tepeye çıkıp Dubrovnik manzarası izledikten sonra aşağı doğru medivenlerden çok az indiğimizde karşımıza minik bir restoran çıktı. Gerçekten sıra vardı. Bizi önce içeri almak zorunda kaldılar sonra masa boşalınca dışarı çıkabildik. Meşhur ‘Dubrovnik Pizza’dan söyledik. Bence oldukça başarılıydı. Hamuru ince ama yumuşaktı. Kıtır kıtır olmadığı için B. o kadar beğenmedi ama biz geri kalan üç kişi çok beğendik.
*Mljet Island Restaurant:
Bu restoranın adını hatırlamıyorum 🙂 Ama National Park biletleri satılan yerin tam karşısında diyebilirim.
B. geldiğinden beri mürekkep balıklı risotto yemek istiyordu. Kısmet burayaymış…

K. nin burada yediği kalamarın sosu çok güzeldi, öyle ki İ. ile ekmek banıp yedik resmen 🙂

Gördüğünüz üzere her masamızda ya karidesimiz ya kalamarımız ya da risottomuz mevcut 🙂 Buradan konsepti anlayabilirsiniz. Tabi ki daha bitmedi. Neler içtik neler keşfettik bunlara bir sonraki yazımızda devam edeceğiz.
Sevgiler

You Might Also Like

No Comments

Leave a Reply