2015 yılının Ekim ayında, tam da balık sezonu başlamışken, bir hafta sonu kaçamağı olarak Karadeniz Ereğli’ye doğru yola çıktık. İstanbul’dan ortalama 3-4 saatte varabileceğiniz Karadeniz Ereğli, müthiş doğası ve lezzetli mutfağıyla bizi kendine hayran bıraktı.
Ereğli’ye varır varmaz dünya çapında pidesiyle nam salmış, ilk kurulduğu günden bu yana aynı yerde bulunan meşhur Pideci Hasan Kuru‘ya gittik. Hasan Kuru aslında bu işi ikinci kuşaktır yapıyor. Bu işin ilk ustası babası Meşhur Pideci Ali Kuru imiş. 40 yıl önce babasından devraldığı mesleği, harika pidesinin sırrını kimseye açıklamadan yerine getiren Hasan Kuru, mutlaka fırının başında kendisi duruyor.
Meşhur kapalı pide…
Kuşbaşılı & Kaşarlı Pide…
Karnımızı doyurduktan sonra önce sahil şeridinde bir yürüyüş, ardından meşhur Cehennemağzı Mağarası‘nı ziyaret ettik. Sahil şeridinden görünen balıkçı tekneleri, az evvel tutulmuş balıkları tezgahta sergileyen balıkçılar, çay bahçeleri ve yine balık lokantaları gerçekten çok güzel.
Bunları görünce akşam yiyeceğimiz balıkları düşündüm 🙂 Halbu ki az önce pideden kalkmışsın, bir dolan nefes al değil mi? 🙂
Azıcık da tarihsel şeylerden bahsedelim. Mesela bu çınar ağacı beni epey etkiledi, adı Anıt Ağaç. Sahilin en ortasında bulunuyor. Ağacın altında aynen şunlar yazıyor;
“Ben, Fatih Sultan Mehmet döneminde sağlıklı bir çevre ve yeşil alanlar oluşturmak için, özel bir fermanla 1453 sonrası “Fetih Ağacı” olarak dikildim ve;
- Yeni Çağın başlangıcını
- Matbaanın bulunuşunu
- Amerika’nın keşfini
- 1789 Fransız İhtilali’ni
- Çanakkale Zaferi’ni
- Ay’a ilk ayak basılışını
500 yıllık ömrümde Dünyamızdaki tüm tarihi, kültürel ve doğal değişimi yaşayarak sessizce izledim. Bundan böyle nice mutlu, güzel ve sağlıklı günler görebilmek için, benim, çevrenin ve tüm yeşilliklerin korunmasını, yeni ağaçlardikilerek bol yeşil alanlar ve sağlıklı ortamlar oluşturulmasını diliyorum.”
Sahil şeridinde gözünüze çarpacak bir diğer şey ise meşhur Herkül heykeli. Ereğli Mitoloji’de de oldukça önemli bir yere sahip bir yer aslında. Hikayeye göre Tanrı Zeus’un oğlu olan Herkül, işlediği suçlardan arınması için Zeus tarafından 12 görevle sınanır. Bu görevlerden 12.si ve en zoru da Hades’in Ölüler Ülkesi’ne gidip cehennemi bekleyen üç başlı köpek Keberos’u yeryüzüne çıkartmaktır. Herkül, üç başlı köpeği yeryüzüne çıkarır, görevini başarıyla tamamlar. Halkı Hades’in zulmünden kurtardığı için, halk tarafından şükran göstergesi olarak şehrin adı Herakleia olarak değiştirilir. Dünya üzerindeki diğer Herakleia’lardan ayırt edilebilmesi için Herakleia Pontika (Karadeniz Ereğli) ismini alır. Bugün Cehennemağzı Mağarası olarak bilinen yer de, işte Mitoloji’de Ölüler Ülkesi olarak geçen yerdir.
Bu kadar tarihi bilgi yeter! Yemeğe dönelim dediğinizi duyar gibiyim 🙂 Akşam yemeğimizi Karadeniz Ereğli’nin en meşhur balıkçısı Engin Balık‘ta harika mezeler ve taze balık eşliğinde geçirdik. Bazı günler ve özel organizasyonlarda canlı fasıl ekibi de oluyormuş. Bizim şansımıza o da vardı 🙂
Izgara Lüfer… Tam zamanında Ekim ayında, taptaze…
Kısacık Karadeniz Ereğli gezimizden notlarım bu kadar… Olur da bir gün gitmeye fırsatınız olursa, şu ağacın altında benim için oturup manzarayı seyreder misiniz?
Sevgiler
#fujifilmtrileyollarda
Fotoğraflar Fuji X-E2 ile çekilmiştir.
25 Comments
Eylem Ertuğ Ertuğrul
11 Şubat 2016 at 21:30Merhabalar, şehrimi tanıtan güzel yazınız için teşekkürler. Ancak fotoğraftaki balık levrek değil, ızgara lüferdir. Ereğlimizdeki lüfer, özellikle de sarıkanat lezzeti hiçbir yerde yoktur. Saygılarımla, Ereğlili balıkçı Op. Dr.Eylem Ertuğrul
kucukmartha
12 Şubat 2016 at 10:03Çok haklısınız, harika bir hatırlatma oldu hemen düzelttim. Benim eşim Ereğlili, gelip gittikçe öğreneceğim daha detaylı bir şekilde 🙂 Teşekkürler
milyoncu ferdi
11 Şubat 2016 at 23:55hoş geldiniz
ereğliyi tanıtmak adına güzel bir şey
ama o kadar güzellikler varken koydugunuz resimlere anlam veremedim keşke daha güzel resimler koysaydınız 🙂 🙂
kucukmartha
12 Şubat 2016 at 10:04Aslında çok fazla fotoğraf çektik, ben özet bir yazı olsun istediğim için aralarından kendi beğendiklerimi koydum. Bu da benim tarzım diyelim 🙂 Teşekkürler
Keysi Akkaya
12 Şubat 2016 at 10:55Abartıldığı gibi değil arkadaşlar bir Ereğlili olarak çok büyük beklentiyle gelmemenizi öneririm. Pidesi güzeldir, Engin Balık denen mekan pis su akan derenin yanında kot farkından dolayı denizin görünmediği balığı yavan ucuz rakı veren mekandır, manzaraları güzeldir, kahvaltı mekanlarına da gitmeden iyice araştırın.
kucukmartha
12 Şubat 2016 at 11:20Ben size katılmıyorum! Herkesin fikri tabi ki kendine. Engin balık’ta yediğimiz lüferi İstanbul’da bulma şansınız yok. Rakıyı ucuza vermenin (ki ucuz kavramı tartışılır kime göre ucuz?) bir sakıncası olduğunu da düşünmüyorum. Pis su akan dereyi görmedim ama bahçesinde oturmama rağmen kötü bir koku almadım. Kahvaltı mekanı konusunda bir fikrim yok, zira şahane ev kahvaltısı yapmıştık. Önerileriniz varsa beklerim 🙂
Misafir
12 Şubat 2016 at 11:03Ereğliye gelip türkiye tarihinde taş kömürünün ilk bulunduğu bir yerde bir kalemde bahsedilseydi hoş olurdu nacizane fikrimle 🙂
kucukmartha
12 Şubat 2016 at 11:15Çok kısıtlı bir zamanda bu mekanlarda bulunabildim. Taş kömürü, Alemdar isimli geminin hikayesi, meşhur osmanlı çileği gibi yazacak daha bir sürü şey var… Sizin de önerileriniz varsa alayım, bir sonraki Ereğli ziyaretim de onları da yapayım ve ikinci bir yazı yazayım. Memleketinize gelin geldiğimi de not düşmek isterim… 🙂
MİSAFİR
12 Şubat 2016 at 11:30Sayenizde mis gibi memleket havası almış olduk, ne iyi geldi… Diğer gezi yazılarınızı da okuma fırsatımız oldu bu vesileyle,teşekkürler… 🙂
Kaan Fidan
12 Şubat 2016 at 12:24Yaptığınız yorumlar ve fotoğraflarınız için teşekkür ederim.daha iyisini yapacağını düşünen arkadaşların elleri tuttuğuna göre (yorum yazabildiklerine göre) gelir, görür, eksiği varsa tamamlar.Yüreğinize ve elinize sağlık.
kucukmartha
12 Şubat 2016 at 13:53Çok teşekkür ederim 🙂 Beğenmenize sevindim.
Arzu
12 Şubat 2016 at 13:26Bence çok güzel anlatmışsınız ben de istanbulda yaşayan bir ereğli çocuğuyum 🙂 mümkün olsa sıklıkla bu güzellikler den istifade etmek isterim oradakiler kıymetini bilsin
kucukmartha
12 Şubat 2016 at 13:54Çok teşekkür ederim yorumunuz için 🙂
Elif Ertugrul Arslan
12 Şubat 2016 at 15:05Yazinizi tesadufen okudum ve ilk yorumun sevgili abime ait oldugunu gordum :)Guzel anlatmissiniz o cinardaki yaziyi hic okumadigimi farkettim.Tesekkurler…
Nergis Yavas
12 Şubat 2016 at 15:16Cok guzel anlatmissiniz.
Bir daha ki ziyaretiniz de yorumlarinizdakilere ek olarak. Radar’a cikmanizi ve kirmaci piknik alanina da cikmanizi oneririm eskiden askeri’ye bagli oldugu icin kalintilari gorebilirsiniz. Biraz yukarı yürümeniz gerekecek eğer izin alabilirseniz şimdiki askeriyenin üzerine de çıkabilirsiniz (baba burnu dedikleri yer) harika kareler yakalayacağınıza eminim .
Sevgiler
Gugudali
12 Şubat 2016 at 15:35Ereğli eskiden ereğliydi para varken.şimdi
Para yok herkes dışarlarda.parası olan gezer parası olmayanda bizim gibi dışarlarda sürter
Sema DEMİRSOY
12 Şubat 2016 at 18:53Engin Balık’ta aile yemeği yeme şansına sahip oldum….Kendimi İstanbul beykoz’da gibi hissettim.Personelin ilgisi mukemmeldi.Güzel bir havada yapılırsa daha da keyifli olur.
Taner Ünlüer
12 Şubat 2016 at 19:44Ziyaretiniz için teşekkür eder yine bekleriz.Yazin çok güzel yüzme alanlari,plajlari vardi,doğal güzellikleri vardı fakat pek doğal güzellik kalmadı.bende tecnobloguma beklerim. http://Www.nebulsam.com
Misafir
12 Şubat 2016 at 22:23Ereğliye hasret bir Ereğlili olarak yazınıza bayıldım. Bu şekilde bizlerle ve Ereğliyi henüz bilmeyenlerle paylaştığınız için de çok çok teşekkür ederim. Yukarıda yorumlarıyla memleketimizi kötüleyen arkadaşa da anlam veremedim. Ereğliden uzak kaldı mı bilmem ama birgün oranın kokusuna bile özlem duyacaktır, her 67 plaka gördüğünde içi sevinç dolacaktır. Yani ben böyleyim memleket aşkı 🙂
DERYA FINDIK
12 Şubat 2016 at 22:55Yazınız bir Ereğli aşığı ve 7 kuşak tabir edilen Ereğlili olmam dolayisiyle beni çok mutlu etti..Eğer tekrar ziyaret etme şansınız olursa size eşlik etmek isterim..Anlatılacak ve görülecek daha çok yer var…
Zeynep Akın
14 Şubat 2016 at 15:20Memleketim…Nasıl özlemişim.Bu arada çok iyi bir ev sahipliği yapacağına eminim Deryacım.
Sezer yılmaz
13 Şubat 2017 at 12:01Kdz. Ereğli hayat perspektifinizdeki en renkli ve aynı zamanda sadeliğinde bir arada olabildiği nadir, sevimli yerleşkelerden biri. İnsanların idealist, yuvaların osmanlı çileği kadar sıcak bir ortamda yeşerdiği egzantirik bir sahil ve doğa kenti. Rotanızın bu mükemmeliyetçi insanların minik ama bir okadarda özüyle dolu kültür kentine düşmesi sevindirici. Heraclia pontikaya tekrar yolunuz düşerse herkül yürekli samimi insanların olduğu bu güzel yerin size çok edinimler katacağına eminim.
Yeliz güler
25 Temmuz 2017 at 12:40Merhabalar yazınızı okudum ve yola çıkmaya karar verdim ? Yanlız nerde kalabiliriz die düşünüp düşünüp bulamadık, bir tavsiyeniz varsa mutlu oluruz tşkler.
Canan Salman
10 Ağustos 2018 at 20:51Meşhur pidecinin saat 19.00 dan sonra hizmet vermediğini de yazsaydınız keşke. Yazıdan aldığımız hissiyat ve de bir süredir pide yememiş olmanın verdigi istah ile ailece Edremit caddesine yaptığımız tırmanışı andıran yürüyüş ardından, usta demesin mi? 19.00 dan sonra hizmet vermiyoruz diye.
kucukmartha
14 Ağustos 2018 at 08:2619:00 itibariyle kapalı olduğunu ben de bilmiyordum ki 🙂 ben gündüz gitmiştim…